Salı, Şubat 28, 2006

ANKARA'LI OLMAK


Bugün yaşadığım şehirden yani Ankara'dan bahsedeceğim.
Arkadaşım bu yazıyı çok beğendi.
Bugün bu yazıyı Fatma senin için yazıyorum.
ANKARA'LI OLMAK...
Eğer Akün Sineması'nda zar zor yer bulup en önden film seyrettiyseniz..
Tunalı Hilmi pazar günü trafiğe kapatıldığında caddeye bağdaş kurup gitar çaldıysanız..
Şimdilerde Gazi Hastanesi'nin olduğu yerdeki ormanlık arazide futbol oynasıydanız..
Amerikan pasajından taklit kot,parfüm,şampuan aldıysanız..
Levis,McDonald's açıldığında(Atatürk Bulvarı)kapılarındaki kuyruğu gördüyseniz ve hatta girdiyseniz..
Zafer Çarşısı'nın altından elden düşme kitap,dergi aldıysanız..
Kurtuluş Parkı'nda bir buz pateni sahası olduğunu biliyorsanız ve oraya kaymaya gittiyseniz..
Kızlay'da,tüp geçidin orda ufacık pul gibi bir şeyle kuş gibi öten adamı biliyorsanız..
Köprülü kavşağı,metro durağı olmayan bir Ankara size normal geliyorsa..
Bahçeli yediye sadece o civarda oturan bir arkadaşı ziyaret etmek için gittiyseniz..
İlk kumpiri Tunalı'da Kıtır'da yediyseniz..
Döneri,Sakarya'da Hosta'da yemeyi seviyorsanız..
Eskişehir Yolu'nun 2 şeritli ve boş halini biliyorsanız..
Arkadaşlarınızı en az 10 yıldır tanıyorsanız..
Hala 9'da karar verip 9 çeyrek seansına yetişiyorsanız..
Bunu zavallı İstanbul'lulara anlatırken büyük keyif alıyorsanız..
Airport Disco'nun açıldığını hatırlıyorsanız..
Nüans Bar'da,A Bar'da müzik dinlediyseniz..
Ziya Gökalp Caddesi'nin orta şeridinin sadece otobüsler için olduğu
ve
lastik izinde dalga dalga göçtüğünü görmüşseniz..
Kuğulu Park'taki salıncaklarda sallanıp,balon ve kağıt helva aldıysanız..
Karum'un içinde piyasa yaptıysanız..
Çoook Şeker açıldığında koşa koşa gidip bir torba şeker aldıysanız..
Yılbaşında Vakkoroma'yı hep gezdiyseniz..
Vakko'nun,Gima'nın,YKM'nin önünde birileri ile buluştuysanız..
Seğmenler,hafta sonu aile eğlenceniz olmuşsa..
Eskişehir Yolu'nda Söğütözü Köprüsü'nün sadece ufak bir kavşak olduğunu hatırlıyorsanız..
Bilkent'siz bir Ankara düşünebiliyorsanız..
Oran'a giderken,''Ulan buralar da ne şehir dışı be..''dediyseniz..
Hava kirliliğinden dolayı okullarınız tatil edildiyse ve siz o gün eve hiç girmediyseniz..
Eski Deutz servis otobüsleriyle okula gittiyseniz..
Anadolu Lisesi sınavına girerken sadece iki lise tercihi yapabildiyseniz..
Gölbaşı'na yemeğe değil pikniğe gittiyseniz..
Turizm Bakanlığı binasının yerinde tarla olduğunu hatırlıyorsanız..
Otobüse Ulus'taki gardan binmişliğiniz varsa..
Gençlik Parkı'nda birilerinin nikahına gidip,
havuzunda bisiklete binip,akşam da lunaparkta uçan sandalyelere,galaksiye,çarpışan otolara
binmişseniz..
Okul gezilerinde mütemadiyen Anıtkabir'e,Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne,
Resim Heykel Müzesi'ne,Atatürk 'ün evine,Meclis'e gitmişseniz..
AOÇ'de,içindeki kafeteryadan fındık fıstık alıp maymunlara verdiyseniz,
filin o çivileri atlayıp atlayamayacağını hesap ettiyseniz..
Çıkışta köfte ekmek,üzerine de AOÇ dondurması,pamuk şeker yediyseniz..
AOÇ'deki tren yolunda tren geçerken beklediyseniz..
Kuğulu pasajı'ndan alışveriş yapıp,Aynalı Çarşı'daki pet shopları gezmeyi adet haline getirip,
oradan poster alıp siyah çerçeve ile çerçevelettiyseniz..
Atakule'nininşaat halini görüp,açıldığında koşa koşa her hafta sonu oraya gidip
Dreamland jetonları biriktirip hediye almaya çalıştıysanız..
Meram Pastanesi'nden dondurma yediyseniz..
Kolej-Yükseliş çekişmesini hep yaşadıysanız..
Devlet okulunda okuduysanız''Siz paralı biz beleş...kolej..''diye bağırdıysanız..
Ankara dışında hiç bir yerde simit yemekten zevk almıyorsanız
ve
simide en yakışan içeceğin ayran olduğunu biliyorsanız..
Yolda para saymaktan korkmuyor,çantanızı nasıl takacağınızı hesap etmiyorsanız..
TRT 23 Nisan Çocuk Şenlikleri'ni canlı seyrettiyseniz,
hatta ekipteyseniz,yurtdışından size arkadaş geldiyse..
ODTÜ'ye kimliksiz girme numaralarını biliyorsanız..
Meclis kavşağını arabada ya da otobüste yaklaşık 45 dakikada geçmenin
ne demek olduğunu biliyorsanız...
Anıttepe size Anıtkabir'i olduğu kadar yüzmeyi de ifade ediyorsa..
Aylık kartla otobüse binmenin tadını biliyorsanız..
Evinizin bir yerlerinde Dost kartı duruyorsa ve o kartı almak için senet imzaladıysan..
Bu saydıklarımız içinizi sızlattıysa
ve
son cümleyi tahmin ediyorsanız..
Ankaralısınız demektir..
otuzunu geçmiş....

Pazartesi, Şubat 27, 2006

KEŞKE


''İNSAN OLACAĞINIZA,KEŞKE AĞAÇ,ODUN OLSAYDINIZ;

HİÇ OLMAZSA KIRILMIŞLIĞIN ACISINI BİLİRDİNİZ.''

Cumartesi, Şubat 25, 2006

Cuma, Şubat 24, 2006

KİM BUNLAR


Şunları bir araya toplayayım,
Bir güzel muhabbet edelim diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin,ayrı ayrı ne yemekten,ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez,
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
20 yaşımda BEN,35 yaşımda BEN,40 yaşımda BEN ve bugünkü DÖRDÜMÜZ
Birden yirmi yaşımı,otuz beş yaşımın karşısına oturttum;
Kırk yaşımın karşısına da,BEN geçtim.
Yirmi yaşım,otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
''Sen karışma moruk'' dediler.
Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler.
BENDE kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Ömür dediğim üç gündür.
Dün geldi geçti,
Yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür,O DA BUGÜNDÜR....
Ali Poyrazoğlu

Perşembe, Şubat 23, 2006

YAŞAM YAŞANDIĞINDA YAŞAMDIR


''Yaşam,iki bölümden oluşur;brüt yaşam ve net yaşam.
Brüt yaşam,doğumdan ölüme dek geçirdiğimiz süredir.
Net yaşam ise,kendimizle ve sevdiklerimizle yaşayabildiğimiz,
başkalarının doğrularına uymadığımız,içimizdeki sesi dinlediğimiz
ve
kendi kanatlarımızla yükselip,çoook uzaklara uçabildiğimiz süredir.
Lütfen yaşam vergilerini kaçırıp,net yaşamınızda,brüt rakamınızı yakalayın.
Net yaşamınızı da sonuna dek harcayın.
Bankalarda,buzdolaplarında,sandıklarda saklamayın.
Onu devretmeyin,ödünç vermeyin.
Sıfır kilometre hayatlarınız,bomboş bir bordroyla.arkanızda,denizleri,bulutları,ağaçları,müzikleri,aşkları,dostlukları,
kavgaları,gözyaşlarını,o güzelim güneşi,kedileri,kuşları,balıkları,dağları,fotğrafları,
antep işi lahmacunu,damardan tuzlamayı bırakarak çekip gitmeyin.
Cenneti içinizde de,yanınızda da,az ötenizde de duyumsayın.
Hoparlörde,kağıtta,bisikletin pedalında,pabucunuzun altında,sırtınızdaki çantada,
termosta,küt küt ölünceye dek atacakkalbinizin tam ortasında''
Bütün dünya(Kasım 2001)

Çarşamba, Şubat 22, 2006

BİZ KADINLAR

Buraya yazı yazmam hep aceleye geliyor.Bugün de bana gelen maillerden kopya çekeceğim.Ne güzel bir yazıdır bu.
KADINLARDA TEK HATA
Tanrı kadını yaratmaya başladığında zaten altı saatten fazla mesai yapmaktaydı.
Bir melek geldi ve sordu:''Bununla neden bu kadar zaman harcıyorsun ki?''
Tanrı cevap verdi:''Data verilince baktın mı sen?Bir kere tamamen yıkanabilir olmalı,ama hiçbir
parça plastik değil,değiştirilebilir.İkiyüzden fazla oynar parçası olacak ve vücudu gerektiğinde diet kola ve krik krakla beslendiği halde bile çalışabilecek.Kucağında dört çocuğun aynı anda oturabilecekleri kadar yer olacak,öpüşü herşeyi iyi etmeye kadir olmalı
(çizilmiş bir diz kapağından kırık bir kalbe kadar)
ve bütün bunları da yalnızca iki elini kullanarak yapacak.''
Melek bu kadar talimata şaşırıp kaldı:''Yalnızca iki el mi?Ve bu da standart bir modelde?
Bu bir günde üstesinden gelebileceğin bir iş değil.Bekle,yarın bitirirsin.''
''Hayır,beklemiyeceğim''diye itiraz etti Tanrı.Bu kreasyonu çok sevdim ve bitirmeme de
çok az kaldı.Hatta şimdiden kendi kendisiniiyileştirebiliyor ve günde 18 saat çalışabiliyor.''
''Düşünme kabiliyeti olacak mı?diye sordu melek.
Tanrı cevap verdi.''Yalnız düşünmek değil,müzakere edebilecek, karar verebilecek....
bir erkekten bile çok daha iyi.''
Meleğin birşey dikkatini çekti,elini uzattı ve kadının yanağına dokundu.
''Ooo,sanırım bu modelde su kaçıran bir yer unutmuşsun.
Dedim sana bu kadar işin bir günde üstesinden gelinmez diye.''
''Bu su kaçıran bir yer değil''diye düzelttiTanrı,''bu bir gözyaşı!''
''Gözyaşı ne işe yarıyor?''diye sordu melek.
Tanrı cevap verdi:''Gözyaşı kadının acısını,dertlerini,hayal kırıklıklarını,sevgisini,yalnızlığını,endişelerini ve gururunu ifade edbilmesi içindir.''
Melek çok duygulandı:''Tanrım sen çok büyüksün:Herşeyi düşünmüşsün.Kadınlar hakikaten hayret edilebilecek bir varlık olmuş.''
Evet kadınlar öyledirler.Kadınların kuvveti ve kabiliyetleri erkekleri hayrete düşürmektedir.
Onlar her türlü çaresizliğe ve baskıya dayanıklıdırlar,fakat sevinci,sevgiyi ve saadeti de içlerinde barındırırlar.Avaz avaz bağırmak istedikleri vakit gülümserler.Ağlamak istediklerinde şarkılar söylerler.Mutlu olduklarında ağlarlar vr kızgınlıklarında gülümserler.İnandıkları şey uğruna savaşırlar.Haksızlıklara baş kaldırılar.''Hayır''ı kabul etmezler,eğer bunun yerine başka daha iyi bir cevap verilebiliyorsa.
Korkan bir arkadaşı doktora götürürler.
Ve koşulsuz severler.Çocukları inanılmaz başarılara ulaşınca ağlarlar ve dostları mükafatlandırılınca taşkınca neşelenirler.
Bir doğum ya da bir evlilik haberi onları sonsuz sevindirir.
Bir dostları öldüğünde kalpleri çıt diye kırılır.
Bir aile ferdinin kaybolmasına üzülürler.
Hiçbir çıkış yolu olmadığını bildikleri halde yine de kuvvetlidirler
ve
cesaretlerinden birşey kaybetmezler.
Ve bir öpücüğün ve bir sarılışın kırık kalbi hemen iyileştirebileceğini bilirler.
Her boyda,renkte ve şekilde kadın vardır.Seni ne kadar düşündüklerini sana gösterebilmek için sana doğru yürürler,koşarlar,uçarlar.
Kadının kalbi dünyayı güzel ve yaşanabilir bir yer yapar.
Onlar sevinç,neşe,sevgi ve ümidi beraberlerinde getirirler.
Duygusaldırlar ve idealleri vardır.
Daima dostlarının ve ailelerinin yanındadırlar ve onlara sürekli manevi destek sağlarlar.
Kadınların söyleyecek çok önemli şeyleri vardır.
Neyse....
Eğer kadınların bir tek kusuru varsa o da ne kadar kıymetli olduklarını unutmuş olmalarıdır.
KAYNAK:Bilinmiyor.AMA AKILLI BİRİSİ OLDUĞU KESİN!!!!!!!!!!

Salı, Şubat 21, 2006

Bugün bir şiir yazmak istiyorum.Yazarını hatırlamıyorum ancak şiirin isminden dolayı bu şiiri çok seviyorum.Eminim sizde adınızın geçtiği(başka birine de adanmış olsa bile)bir şiiri beğenirsiniz.Ben de bu şiiri sizlerle paylaşmak istedim.
ŞÜKRAN'A MEKTUP
Seni konuştular dün gece muhallebicide
Saçların sarı
Gözlerin yeşilmiş.
Seni bir nefeste çiziverdim,
Camların buğusuna,
ŞÜKRAN
Kimbilir belki de adın Ayşe'dir.
Ben böyle münasip gördüm.
Dinle bak:
Havuzlarda dayakçıymış,
Bir zamanlar sen de onu severmişsin,
Kızma bana
Sevmeseydin bu kadar kendine güvenmezdi.
Babandan istemiş,vermemişler.
Sonra sen de vazgeçmişsin...
Oldu mu ya?
Efendi çocuk!
Yürekli çocuk!
Dünyaları kararmış.
Sana da dar edecekmiş dünyayı.
Bir bıçağın üstüne yemin etti.
Gel etme eyleme
Dinleme ananı babanı,
Bir akşam gazetesinde
Resmini görürsem,yanarım.
Seni konuştular dün gece muhallebicide,
Üç kişiydiler
Bir paket Yenice'yi bitirdiler.....

Pazartesi, Şubat 20, 2006

merhabalar


Bu sayfaları yeni keşfettim.Artık birşeyler yazmak zevk verecek.Yaşadığım komik olayları anlatmayı severim.Herkes dinlemek zorunda değil.Burada isteyen okur.Ne güzel değil mi?eminim okuyanın da gülebileceği sayfalar oluştururum.Komik şey güzel günlereeeee.....