Pazartesi, Ağustos 31, 2009

Ramazan

Bugün evde bir acaiplik var.
Herkes sessizce işine okuluna gidiyor.
Annem 'Zeynep hadi sana kahvaltı hazırlayalım' dedi.
Kimse yemek yemiyor, su içmiyor.
Ablam bile!
Önce diyet yaptıklarını sanmıştım.
İzledim hepsini.
Akşama doğru hepsi sessizleşiyor.
Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar.
Onları böyle seyretmek, öyle hoş ki.
Başka zaman,
susmak bilmeyen ablamın bu hali içten içe güldürüyor beni.
Ama gülmeye cesaretim yok.
'Niye böyle yapıyorlar?'
Ablama sordum, 'Büyüyünce anlarsın..' dedi.
Zaten başka ne der ki…
Anneme sordum, Ramazan dedi.
Babama sordum, Oruç dedi.
Bu Ramazan ve Oruç isimli iki kişi,
bizimkilere yeme-içme yasağı koymuş demek.
Arkadaşım Fatma'ya sordum.
Onun ailesi de gündüzleri yemek yemiyor su içmiyormuş.
Kaşık çatal sesleri, konuşmalar duydum.
Uyandım.
Babama haber vermeye koştum, yatağında yok!
Çaresiz, huysuz ablamın odasına koştum.
O da yok!
Korkmadım,
ben bu hırsızların hakkından gelirim!' dedim.
Aldım elime paspasın sapını,
aniden açtım mutfak kapısını.
Sopamı havaya kaldırdım öylece kaldım oracıkta.
Bizimkiler yemek yiyorlar!
Vay uyanıklar.
Gündüz Oruç ile Ramazan'dan korkup gece yiyorlar.
Birde üstüme gülüyorlar…
Korkaklar.
Önceleri,
Oruç ile Ramazan'ı bulup şikayet etmeyi düşündüm.
Fakat ablamın yemek yemedikçe pamuk gibi yumuşadığını fark ettim.
Babam ile annem de artık tartışmıyorlar.
O zaman devam.
Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.
Her gün bize beyaz başörtülü teyzeler geliyor.
Oturup birlikte Kur'an okuyorlar.
Her zamanki gibi mobilyadan,
gelinden, kaynanadan, konuşmuyorlar.
Ellerini açıp herkese dua ediyorlar.
Sevim teyze de başını örtmüş.
Çok da yakışmış.
Her şey aynen devam ediyor.
Televizyonlar bile uslu uslu konuşuyor.
Hepsi akşam ezan okuyor.
İftar iftar deyip bütün şehir birden yemeğe başlıyor.
Ne hoş.
Oruç'u merak ediyorum.
Geçen gün Ayşe teyzemle annem konuşuyorlardı.
Şöyle şöyle yaparsam Oruç bozulur mu?
Yok böyle olursa Oruç kaçar mı?
Demek ki Oruç, çok duygulu birisi.
İnsanlar kötü bir şey yapınca bozuluyor.
Kötülüğü gördüğü yerden kaçıyor.
Oruç'u ve Ramazan'ı artık iyice merak ediyorum.
Onlarla tanışmaya can atıyorum.
Bu günlerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor.
Şimdiye kadar gecesi olan bir adam göremedim.
Bu Kadir de kim?
Bin aydan hayırlı gecesi varmış.
O gece uyumamak,
namaz kılmak, Kur'an okumak önemliymiş.
İftarı çok sevdim.
Akşam yemek yemeye İftar diyorlar.
Gece yemek yemenin adı da Sahur.
İftar sonrası eğlenceler oluyor.
Babam camilere götürüyor bizi.
Herkes sokaklarda, camide, neşe içinde.
Merak içinde beklerken uyuyakaldım.
Kadir, gecesiyle beraber gelmiş gitmiş.
Ben göremedim.
Anlayamıyorum.
Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum.
Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor.
Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar.
Sinir oluyorum.
Abim uzak bir şehirde üniversitede okuyor.
'Abim ne zaman geliyor?' diye aneme soruyorum.
'Bayram gelsin, o da gelecek' diyor.
Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra şimdide Bayram!..
Soramıyorum 'Bayram kim?' diye.
Neden o gelmeden abim gelemiyor?
Belki de abimin arkadaşıdır.
Çok özledim abimi.
Bayram'ı da alsın gelsin tanışalım.
(kaynak:mailler)

Cumartesi, Ağustos 29, 2009

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR



Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale:
-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var' der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister? budur bilmek istediğim.......
Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der.
General sorar soruşturur
bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar
ve Kafdağındaki bir cadının
bunu bildiğini öğrenir....
Günlerce gecelerce at koşturur,
cadıyı bulur ve sorar:
-Kadınlar hayatta en çok ne ister?
Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki
yenilir yutulur cinsten değil.....
-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...
Bu ölümcül teklifi kabul eder General
ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve:
-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!
Harun Reşit
Generalin hayatını bağışlar,
ancak cadıya da evlenmek için söz vermiştir.
Neyse evlenirler.
İlk gece General bir bakar ki ,
o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş
Konuşur cadı :- Benim kaderim böyle....
Günün sadece yarısı güzel olabilirim ,
diğer yarısı çirkinim der.
Ne dersin?
Geceleri seninleyken mi güzel olayım ,
yoksa gündüzleri dışardayken mi?.....
General düşünür ve :
- Sen bilirsin kararı kendin ver der.
İşte o an korkunç cadı sonsuza dek
güzel bir kadın olarak kalır....
Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???
1.Kadınlar en çok
kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın
her zaman güzeldir.
3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun
her kadın aslında bir cadıdır. :)

Hayatınız seçtiğiniz kadındır.......
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
Bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz ,
Zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.
Hayat kat kattır.
Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir
ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras ,
seyrettiğiniz manzara ,
gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası ,
manzarası ve hayatıdır.....
Hayatınız seçtiğiniz kadındır.....

(kaynak:mailler)

Perşembe, Ağustos 27, 2009


süper bilgiler(5)

1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa
vidayı takmadan önce,
vidanın gireceği deliğe renksiz oje damlatın.
Vidayı öyle takın.
2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise
onları bir kaç dakika buhara tutun.
3) Makasınızı bilemek istiyorsanız,
zımpara kağıdı kesin.
4) Halıdaki sigara yanıklarından,
yanık yerler üzerinde zımpara kağıdı ile
dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.
5) Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde
halıların üzerinde iz bırakır.
Bu izleri yok etmek için
izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin.
Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin.
İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
6) Fermuarlı giyeceklerinizi
çamaşır makinesine koymadan önce
kapalı olup olmadığını kontrol edin.
Açıksa zedelenebilirler .
7) Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa
bir leğenin içerisine koyun
Üstteki bardağın içerisine buz koyup
leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun.
Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.
8) Satın aldığınız plastik ve cam eşyaların
üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için
etiketin üzerine yemeklik margarin sürün
ve 15 dakika bekletin.
Bir bez ile ovalayıp yıkayın.
Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
9) Ütü yapmayı kolaylaştırmak
ve süreyi azaltmak için
ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun.
Sicağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.

(kaynak:mailler)
(not:ben bu süper bilgileri denemedim,
bunları uygulayıp sonuç alamazsanız
sorumlusu kendinizsinizdir)

Çarşamba, Ağustos 26, 2009


süper bilgiler(4)

10) Bez pabuçların temizlenmesi sorun oluyor ise
pabuçları bir yastık kılıfının içerisine koyun.
Kılıfın ağzını kapayın ve çamaşır makinasında yıkayın.
Yeni gibi olacaklardır.
11) Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce
bölmelere portakal,limon
ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz
dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
12) Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorsa
onları saatlerce sıcak suda bekletmeyin,
aksine kolonya ile ovalayın.
Bilekleriniz ve ayaklarınız şişmeyecektir.
13) Eğer ayaklarınız çok hassas ise,
sıcak havalarda şikayetleriniz artıyorsa,
her sabah bir kaç damla zeytinyağı ile ovalayın.
14) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için
ilk yıkamada bir gece soğuk suyun içerisinde bekletin,
sonra yıkayın, çekmeyeceklerdir.
15) Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız,
bir dilim limon ile ovun.
Böylece yumuşacık olacaklardır.
16) Yeni bir tava satın aldığınızda
ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın.
Bu işlem ilerde
kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.
17) Cevizle dost olun.
İçindeki yağ, beyin hücreleri için çok yararlıdır.
Kan şekerini düşürdüğü için
şeker hastalarına da uzmanlar tarafından tavsiye edilir.
18) Duvarınıza çivi çakacağınız zaman
işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın.
Çiviyi öyle çakın.
Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
19) Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz.
Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için
kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın.
Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.

(kaynak:mailler)
(sonu yarın)

Pazartesi, Ağustos 24, 2009


süper bilgiler(3)

20) Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için
onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin.
Böylece içleri de dağılmayacaktır.
21) Unlarınızın böceklenmemesi için,
un kavanozunun içerisine bir adet defne yaprağı koyun.
22) Fırında patates yapmadan önce ,
10-15 dakika haşlayın ve çatal ile delin.
Daha kolay pişecektir.
23) Büyük miktarda patatesiniz var ise
torbanın içerisine bir adet elma koyun.
8 hafta boyunca filizlenmesini ve büzüşmesini önler.
24) Kullanılmış limon kabuklarını
rendeleyip şeker ile karıştırın.
Kavanozun içerisinde buzdolabında
uzun bir süre saklayabilirsiniz.
Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur.
25) Kabarık bir omlet yapmak istiyorsaniz,
bir çorba kaşığı suyun içerisine
bir çay kaşığı mısır unu karıştırın.
Hazırladığınız karışımı yumurtaya ilave edin.
Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız.
26) Sarmısaklarınızı her zaman
elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsaniz
kabuklarını soyduktan sonra
bir kavanoza doldurup
üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz.
Ayrica bu yağ yemeklerinize,
salatalariniza ayrı bir lezzet katacaktır.
27) Peyniri kolay rendelemek için,
15 dakika buzlukta bekletin.
28) Bisküvileriniz yumuşamışsa
onları birkaç dakika fırınlayın.
29) Çekmeceleri,
içini boşaltmadan temizlemek istiyorsaniz,
elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.

(kaynak:mailler)
(devamı yarın)

Pazar, Ağustos 23, 2009


süper bilgiler(2)

30) Fırında tavuk kızartacağınız zaman
üzerine koyduğunuz baharatlardan içine de koyun.
Böylece daha lezzetli olur.
31) Domates salçanız çok ekşi ise
içerisine bir havuç rendeleyin.
Havuç, salçanızı (sosunuzu) tatlandıracaktır.
32) Mantarların daha lezzetli olması için
pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz
ve limon suyu koyun,
5 dakika bekletin.
Daha sonra pişirin.
33) Fırında tavuk kızartacağınız zaman
bir limonu ikiye bölün,
yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün.
Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin.
Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır.
34) 2 Çorba kaşığı yoğurdu,
sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı
ve biraz da zeytinyağını
derin bir kabın içerisinde karıştırın.
Fırına koymadan önce tavuğun her tarafına sürün.
Çok daha lezzetli olacaktir.
35) Hazırladığınız kekin ortasına
malzeme koyacağınız zaman
biçak ile kesmenize gerek yok.
Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip
dikkatlice çektiğiniz zaman
düzgün bir şekilde kesildiğini göreceksiniz.
36) Hazırladığınız kekin,
fırında pişirirken çökmemesi için
hamuru kalıbı ile birlikte fırına koymadan önce
20 dakika kadar dinlendirin.
37) Pişirdiğiniz sebzelerin
renklerini kaybetmemesi için
bir kesme seker ya da limon suyu koyun.
38) Hazırladığınız omletin tavaya yapışmaması için,
önce tavayı ocağa koyup iyice ısıtın
sonra yağı döküp kızdırın.
Daha sonra karışımı tavaya alın ve ocağın altını kısın.
39) Kesilmiş ve açık havada kalmış soğan zararlıdır.
Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.

Cumartesi, Ağustos 22, 2009

süper bilgiler


süper bilgiler (1)


40) Çok miktarda alkollü ve alkolsüz kokteyller hazırladığınızda
onlardan bir miktarını buz kaplarına yerlestirin.
Kokteyllerin içerisine bunları kullanın.
Böylece sulanıp tatlarını kaybetmeyeceklerdir.
41) Kuru soğanları kese kağıdına sardıktan sonra
buzdolabının sebze bölümünde muhafaza ederseniz
çürüyüp bozulmasını önlemiş olursunuz.
42) Kızarttığınız tavuğun,
tekrar ısıttığınızda lezzetini kaybetmesini istemiyorsanız
tavuk parçalarını bir süzgece koyun.
Tencerenin içerisinde su kaynatın
ve süzgeci üzerine oturtun.
Buharda ısıtılan tavuk
lezzetinden hiçbir sey kaybetmeyecektir.
43) Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise
bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde
elma ve armut ile saklayın.
44) Evde pasta yaparken kullandığınız
meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız
hazırladığınız hamura bir miktar
mısır unu ilave edin.
Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.
45) Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce
ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun.
Böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkartabilirsiniz.
46) Soğan, sarmısak kesmeden önce
parmaklarınıza limon suyu sürerseniz ,
istemediğiniz kokulardan kurtulmuş olursunuz.
47) Kızartma kokularının bütün eve yayılmamasi için
yağın içerisine bir iki dal maydanoz atın.
48) Lambalarınızın üzerine
kullanmadığınız kokularınızdan
veya biraz vanilya sürerseniz,
lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır.
( Fazla sürmeyin.)
49) Parfümü bitmiş küçük parfüm şişelerini
atmaya kıyamıyorsanız
onları çamaşır dolabınıza koyun.
Böylece çamaşırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız.

(kaynak:mailler)
(devamı yarın)

Salı, Ağustos 18, 2009


Yıllar önce bir çiftçi,
fırtınası bol olan bir tepede
bir çiftlik satın almıştı.
Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu.
Ama ne yakındaki köylerden
ne de uzaktakilerden kimse
onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu.
Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
çalışmaktan vaz geçiyor,
burası fırtınalıdır,
siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı.

Nihayet çelimsiz,
orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti.
Adamın haline bakıp
'çiftlik işlerinden anlar mısın?'
diye sormadan edemedi çiflik sahibi.
'Sayılır' dedi adam,
'fırtına çıktığında uyuyabilirim'.
Bu ilgisiz sözü biraz düşündü,
sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
Haftalar geçtikçe
adamın çiftlik işlerini
düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı.
Ta ki o fırtınaya kadar:

Gece yarısı,
fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı.
Öyle ki, bina çatırdıyordu.
Yatağından fırladı, adamın odasına koştu:
'Kalk, kalk!Fırtına çıktı.
Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.'
Adam yatağından bile doğrulmadan mırıldandı:
'Boşverin efendim, gidin yatın.
İşe girerken ben size:
'Fırtına çıktığında uyuyabilirim.' demiştim ya.
Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı.
Ertesi sabah ilk işi onu kovmak olacaktı,
ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.

Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu:
A-aa! Saman balyaları birleştirilmiş,
üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı.
Ahıra koştu.
İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş,
ahırın kapısı desteklenmişti.
Tekrar evine yöneldi;
evin kepenklerinin tamamı kapatılmıştı.
Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü,
yatağına yattı.
Fırtına uğuldamaya devam ediyordu.
Gülümsedi ve gözlerini kapatırken mırıldandı:
'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'

Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan),
mânen (dua), maddeten (tedbir) hazırsanız,
fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.

Sevgiyle kalın.

(KIZGINLIKLA KARAR ALMAYIN,
MUTLULUKTAN UÇTUĞUNUZDA SÖZ VERMEYİN.
İKİSİ DE SARHOŞLUK ANIDIR,
AKIL BAŞTA DEĞİLDİR.)

(kaynak:mailler)

Pazar, Ağustos 16, 2009


SU GİBİ

Dostlar ırmak gibidir
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya

İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünümü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!

İnsanlar vardır; derin bir okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.

İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

Can Yücel