Pazartesi, Ağustos 29, 2011

bayram bayram

Bayramlar o kadar büyülüdür ki,
gelişi bütün bir yıl beklenir
ve gidişindeki keder de ancak böyle bir ikinci geliş ümidiyle hafifler;
tasa iken sevinç olur,
hüzün iken beklenen bir neşeye dönüşür.
Bu yıl iki bayramımızın aynı güne denk gelmesi de bizim için ayrı bir sevinç kaynağımızdır.
30 Ağustos Zafer Bayramı ve
mübarek Ramazan Bayramı!
Bayramlarınızın da böyle bir neşeyle gelmesi
ve tüm ailenizi sevince boğup evinize bereket getirmesi dileğimizle.
İyi bayramlar!




30 AĞUSTOS

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...

Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.

Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler...
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.

Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon’dan, izmir’e kadar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.

Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...

Ahmet Kutsi TECER

Cumartesi, Ağustos 27, 2011

BİR YOL SEÇ...


Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
...Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç...

Özdemir ASAF

Perşembe, Ağustos 25, 2011

::))


Sevdiğin insanı havaya atıp tutacaksın, atıp tutacaksın.
Arada bir de tutmayacaksın;

Düşsün ki, tuttuğunun kıymetini bilsin;):)
 (kaynak:face)

Salı, Ağustos 23, 2011

Amerika'nin son alışveriş trendi:


Alışveriş yapmamak! 
Hatta eldeki mallardan da kurtulup, 
hayati sadeleştirmek! 
Kriz sonrası, çalışanlar, 
gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, 
ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş! 
Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları:
"Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar."la ilgili.
Ortaya çıkmış ki bir servis almak, 
mal almaktan daha faydalı insan doğasına. 
Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, 
pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği, 
araba yerine seyahat, 
ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor! 
Bir tecrübe satın almak, 
kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor. 
Üstelik 'Mal edinme'nin mutluluk getirmediğini öğrenen  
'dünyanın en çok satın alan halkı', 
kocaman otomobillerini, 
dört oda bir salon evlerini, 
48 parçalik yemek takımlarını, 
doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, 
ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor. 
Bazı aileler 40 metrekare bir evde, 
dört tabak, dört bardakla 
ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın 
onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. 
Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.

*YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET!

Bir internet sitesi, 
tüketicileri sadece ve sadece 
100 adet kişisel eşyayla yaşamaya davet ediyor! 
Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, 
her şey toplam 100 parça edecek. 
Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor 
ve internet kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, 
kişisel eşyalarını hayır derneklerine bağışlayıp 
hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor. 
Hikâye, psikologlara göre şu: 
İnsanlar, iyi ya da berbat, 
yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor 
ve doğalarında var olan 
sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.

Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın 
bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, 
yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda oturmayı kanıksayıp 
eskisi kadar 'mutsuz' olması da! 
Yani para mutluluk getirmiyor denemez 
ama parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor! 
Şan dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka! 
Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor! 
Los Angelesli filmci Roko Belic 
dünyayı dolaşıp 
*Happy *(*Mutlu*) isimli bir belgesel üzerinde çalışıyor. 
*New York Times* gazetesinin haberine göre 
San Fransisco'nun kalburüstü semtlerinden birindeki evini bırakıp, 
hayatını tamamen değiştirip, 
Malibu plajında bir karavana taşınmış! 
Haftada üç dört gün sörf yapabildigi için 
şu anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatmış.

*SANKİ ALIŞVERİŞ İÇİN YAŞIYORUZ *

Bittabi, herkes gider Mersin'e, biz... 
Şu anda ülkede tam bir AVM patlaması yaşanıyor. 
Buluşmalar, sosyalleşmeler, hafta sonu aile gezmeleri, 
her tür eğlence hep alışveriş ve merkezleri etrafında dolanıyor. 
İndirim dükkânlarının kapısındaki kuyruk ve izdihamlar da cabası. 
Geçen gün haberlerde, 
yastıkların 1 TL'ye satıldığı bir indirim dükkânında 
birbirini ezen kalabalığın arasından bir ev kadını, 
bağırarak kameralara anlatıyor: 
"Ben altı tane kapabildim, 
iki oğlum var, onlar da ikişer tane aldı, 
keşke 10 tane daha taşıyabilseydik! 
Muhtemelen dört kişi olan bu ailenin 
20 adet yastıkla ne yapacağı ise meçhul! 
Türkler artık mümkün olduğu kadar çok malı, 
mümkün olduğu kadar çabuk alıp, evlerine götürmek için yaşıyor! 
Alışverişe niyeti olmayan bile 
vitrin bakıp hayal kuruyor.

Konsere gidip keman çalmayı, 
müzeye gidip ressam olmayı hayal eden pek az. 
Hayat amaçlarımız genelde 
"Bazi ürünleri edinmek," üzerine kurulu. 
70'li yıllarda bir siyah beyaz televizyon, 
bir adet buzdolabı, 
merdaneli çamaşır makinesi 
ve salonda üzeri tığ işi örtülü sabit hat telefonu olan her aile 
kendini son derece zengin ve konforlu hissederdi. 
Sonra işler yavaş yavaş değişti. 
Artık cep telefonu 
bu yılın modeli olmayan vatandaşın devlete isyan edesi var. Almaya doyup 'hayati sadeleştirme' aşamasına ne zaman geliriz, 
o meçhul.

Gülse BIRSEL

(kaynak:face)

Pazartesi, Ağustos 22, 2011

güzel söz


Ya kralın yanında kraliçe olursun, 
ya da soytarının yanında maskara.
Tercih senin.
Chuck Palahniuk  
(kaynak:face)

Pazar, Ağustos 21, 2011

ömür


Bir bardak çay gibi ömür…
Kimininki bir dikişte biter 
Kimininki ise yudum yudum… 
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar…
(kaynak:face)

Cumartesi, Ağustos 20, 2011

CAN YÜCEL


Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yine de affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.
... 
Belki de içten içe sinsice güldüler.
Ama asıl unuttukları şuydu;
Ben aldanmadım..!
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar.
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için,
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için.
Oysa ben hiç insan kaybetmedim.
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim . .

Can Yücel

Cuma, Ağustos 19, 2011

güzel söz


Anladım ki: İnsanlar;
Susanı korkak.
Görmezden geleni aptal.
Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.
Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.
Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!

(Şems-i Tebrizi)

Perşembe, Ağustos 18, 2011

gerçek


''Gerçek gerçektir.
Sen birinin canını acıtırsan, 
kendi canını acıtırsın.
Birine yardım edersen,
kendine yardım edersin.
Kan ve kemik bütün insanlarda bulunur.

Farklı olan yürek ve niyettir..''
(kaynak:Marlo Morgan--Bir Çift Yürek--)

Çarşamba, Ağustos 17, 2011

güzel söz



“Bir gül kadar güzel ol 
ama dikeni kadar zalim olma! 
Birine öyle bir söz söyle ki; 
ya yaşat, ya da öldür! 
Ama asla yaralı bırakma!...”

Salı, Ağustos 16, 2011

insan

İnsan kendiyle çelişen bir varlıktır 
ve çelişkisiyle barıştığı ölçüde değişir.
Çelişki varoldukça gelişim kaçınılmazdır.
(kaynak:face)


Pazartesi, Ağustos 15, 2011

eskiden


"Eskiden insanlar sevilir, eşyalar ise kullanılırdı.. 
Gün geldi ; 
eşyalar sevilir, insanlar ise kullanılır oldu..."

Cuma, Ağustos 12, 2011

3 Şey !!


Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. 
Bütün köy ahalisi toplandı.
İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇtır.....

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, 
çocuklar gülmekten bayılır. 
Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler.
Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVENdir.....

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur.
Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİTtir.....

Ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir .....

(kaynak:face)

Perşembe, Ağustos 11, 2011

Olmuyorsa Zorlamayacaksın-CAN YÜCEL


Olsun istersin…
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.
ktır ; 
değer verirsin, 
ödün verirsin, 
sevgiden de öte saygı gösterirsin, 
olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin…
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) 
ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.
İştir; 
sabahlarsın, 
“olsun” diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…
Dosttur; 
hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, 
kendine ayırmadığın onca şeyi 
“O’na” ayırmaya çalışırsın…
Sonra olayın içinden kendini çıkartır 
şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… 
Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!

Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…

CAN YÜCEL

Çarşamba, Ağustos 10, 2011

güzel söz,güzel davranış


‎Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir. 
Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşıyorlar; 
kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktiriyorlar. 
Ancak doldukça çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar. 
Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz. 
Kişisel almayın. 
Sadece gülümseyin, 
onlar için iyi şeyler temenni edin 
ve yolunuza devam edin. 
Onların çöpünü alıp 
işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.
(kaynak:face)

Pazartesi, Ağustos 08, 2011

PEYGAMBER EFENDİMİZ NE DE GÜZEL SÖYLEMİŞ.


‎"Yemek pişirmek,çamaşır yıkamak,ev süpürmek gibi işler;
kadının vazifesi değildir.
Bunları yapıyorsa,
eşine ve evladına İKRAMIDIR,HÜRMETİDİR..
Eğer yaptığı tüm bu işler için 
hakkını helal etmeyip,ücret isteseydi 
vermek zorunda kalacaktınız.
O halde,
sana böyle hürmet eden eşine 
"TEŞEKKÜR ET.."
DEMİŞ...

Pazartesi, Ağustos 01, 2011

çok beğendim,belki paris'te karşılaşırım:)

gezmenin,eğlencenin dibine vurduk


                                         okyanusun azgın dalgalarının yanında yemek yemek!
                                                                     brudege'u gezmek!
                                                                        yine brudge
                                              brudge'da Türk turist kafilesiyle karşılaşmak!
                                                                tilburg üniversitesi
                                                            den hag(okyanus kıyısı)
                                                            yeğenimin gittiği okul
                                              veeeeeeeeee bekle beni paris geliyorum!!!!