Cumartesi, Temmuz 31, 2010



Anneme sürekli:
"Seni çok seviyorum"
diye mesaj atan babama:
"Hep anneme mesaj atıyorsun!
Biz neciyiz, insan bir kere de çocuğuna mesaj gönderir..."
türü bir ton sitemde bulunuyorum,
gülüp geçiştiriyor.
Beş, on dakika sonra telefonum bipliyor,
babamdan mesaj geliyor:
"Anneni çok seviyorum."

(kaynak:mailler)

Cuma, Temmuz 23, 2010

TATİL



BEKLE BİZİ FETHİYE YARIN ORADAYIZ:))

Perşembe, Temmuz 22, 2010

(Hz. Mevlana)...


O kadar çok koşmayın, o kadar yorulmayın,
şu yerin altında çırak ne olmuşsa usta da o olmuştur...
(Hz. Mevlana)...

Çarşamba, Temmuz 21, 2010

MEDYA



Greater Idaho Falls Bilim Fuarı'nda ,
bir lise öğrencisi,
yöre insanlarını ,
hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti.
Delikanlı ,
'dihydrogen monokside' adlı maddenin
kullanımının tümüyle yasaklanmasını,
mümkün olmadığı taktirde çok sıkı kontrolünü istiyordu.

Maddenin zararlarını, duvarlara astığı afişle açıklıyordu:

1- Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir.
2- Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur.
3- Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir.
4- Kazara solunması ciğerlere dolması ölüme yol açar.
5- Erozyona yol açar.
6- Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır.
7- Ölümcül kanser tümörlerinin hepsinin içinde bulunmuştur.

Bir saat içinde tam 50 bilim fuarı meraklısı insan
delikanlının kampanya açtığı standı ziyaret etti.
43 kişi, yasaklama isteğini şiddetle desteklediler.
6 kişi kararsız kaldı.
Sadece bir kişi yasaklanması istenen 'dihydrogenmonokside' in H2O,
yani hayatın can damarı 'Su' olduğunu söyledi.

Delikanlının bu projesi
'Ne kadar kolay aldatılabiliyoruz'
yarışmasının birincisi ilan edildi!..

Delikanlı
'Amacım, kolayca saptırılmış,
saçma cümleciklerle
insanların nasıl yanlış koşullandırılabildiklerini göstermek istedim' dedi.

kaynak:mailler)

Pazartesi, Temmuz 19, 2010

AŞK ve ARKADAŞLIK

Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karsılaşırlar.
Aşk, kendinden emin bir şekilde sorar;
"Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım.
Sen niye varsın ki bu dünyada?”
Arkadaşlık cevap verir "Sen gittikten sonra
bıraktığın gözyaşlarını silmek için....
Bütün sevdiklerinize ithafen şunları göz önünde bulundurun:
Eğer bu sabah hastalıklı değil de sağlıklı uyanmış iseniz,
bir hafta sonrasını göremeyecek olan bir milyon insandan daha şanslısınız.
Bir harp tehlikesi ile,
işkence görmek ihtimali ile
ve sağ kalma korkusu ile karşı karşıya değilseniz,
500 milyon insandan
daha iyisiniz.
Buzdolabınızda yiyeceğiniz,
üzerinizde elbiseniz,
başınızı sokup uyuyabileceğiniz bir eviniz varsa,
dünyadaki insanların çoğundan daha zenginsiniz.
Bankada ve cüzdanınızda para varsa,
dünyanın en imtiyazlı % 8'i arasındasınız...
Anneniz, babanız sağ ise ve boşanmamışlarsa,
siz bu dünyada nadir kişilerden birisiniz.
Bu yazıyı okuyabiliyorsanız bu demektir ki;
birisi sizi düşündü ve bunu önerdi..
Çünkü okuma yazma bilmeyen 2 milyar kişiden biri değilsiniz.
Paraya ihtiyacın yokmuş gibi çalış..
Kimse seni üzmemiş gibi sev..
Kimse seni seyretmiyormuş gibi danset..
Kimse seni dinlemiyormuş gibi şarki söyle..
Cennet dünyadaymış gibi yaşa..
Bu yazıyı dostlarına okut.
Okutmazsan hiçbir şey olmaz korkma.
Ama okutursan,
belki bunu okuyan birisi gülümser...
Bunu tüm ARKADAŞ olarak düşündüklerinize gösterin.

Her şey gönlünce olsun
Arkadaşım..

(kaynak:mailler)

Cumartesi, Temmuz 17, 2010

yaşam

Aynı dili konuşanlar değil,
aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.
[Mevlana]
Yaşam paylaşmakla...
Hayat sevince güzel...

Perşembe, Temmuz 15, 2010

Bunları okuduktan sonra........


Bunları okuduktan sonra hıyara çok daha farklı gözle bakacaksınız!!!
Olağanüstü hıyar
Bir süre önce bu bilgiler "The New York Times" gazetesinde yayımlandı.

1. Hıyar, günlük ihtiyacınız olan birçok vitamini içerir.
Tek bir hıyarda Vitamin B1, Vitamin B2, Vitamin B3, Vitamin B5,
Vitamin B6, Folik Asit, Vitamin C, Kalsiyum, Demir, Mağnezyum,
Fosfor, Potasyum ve Çinko ihtiva eder.

2. Öğleden sonra yurgunluk mu hissettiniz?
Kahveyi, çayı, soğuk içecekleri bir taraf bırakın ve bir hıyar yiyin.
Hıyar iyi bir B vitaminler ve Karbohidratlar kaynağıdır
ve yediğinizde saatler sürecek yorgunluğunuzu kısa bir sürede ortadan kaldırır.

3. Banyo veya duştan sonra aynanızın buğulanmasından şikayetçi misiniz?
Bir hıyar dilimini alıp aynayı ovun.
Hem buğulanma yok olacak hem de pırıldayan bir aynaya
ve nefis bir kokuya sahip olacaksınız.

4. Haşereler bahçenizi veya saksı bitkilerinizi mahvediyor mu?
Bahçeniz için bir aluminyum tabağa (ya da aluminyum folyoya)
hıyar dilimlerini koyup, ortada bir yere yerleştirin.
Saksılarınıza ise birkaç dilimi toprağın üzerine
yine aluminyum tabak veya folyo ile yerleştirin.
Bütün mevsim haşerelerden kurtulacaksınız.
Hıyardaki kimyasallar aluminyum ile etkileşerek
insanların algılayamadığı
ama haşereleri deli eden bir koku yayar
ve onların ortadan kaybolmalarına neden olur.

5. Bayanlar, sokağa çıkmadan önce
veya denize-havuza girmeden önce
bir süreliğine selülitlerinizden kurtulmak ister misiniz?
Sorunlu bölgelerinizi birkaç dakika süreyle hıyar dilimleriyle ovun.
Hıyardaki fitokimyasallar derinizdeki kollajenlerin gerilmesini sağlar,
dış tabakayı sıkılaştırarak selülitlerin görüntüsünü azaltır.
Aynı şekilde kırışıklıklara da iyi gelir (özellikle de göz civarındaki).

6. "Akşamdan kalma" sorununuzdan
veya kötü bir baş ağrısından kurtulmak ister misiniz?
Yatağa girmeden önce birkaç dilim hıyar yiyin
ve ertesi sabah dipdiri, baş ağrısız kalkın.
Hıyar, vücudun kaybetmiş olduğu gerekli besinleri takviye edici
yeterli miktarda şeker,
B vitaminleri ve elektrolitleri ihtiva ettiği için
yediğiniz birkaç dilim sorunlarınızı hemen yok eder.

7. Özellikle diyet yapanlar,
açlık dürtünüzü ortadan kaldırmak mı istiyorsunuz?
Hemen hıyar yiyin.


8. Evinizde ayakkabı boyanız mı kalmadı?
Taze kesilmiş bir hıyar ile ayakkabınızı ovalayın.
İçerdiği kimyasallar ayakkabınıza
hem harika görünen bir parlaklık verir
hem de deriyi su geçirmez hale getirir.

9. Evinizde bir kapı, pencere ya da benzer bir şey gıcırtı mı yapıyor?
Bir dilim hıyarı alıp gıcırtı yapan yerlere sürtün
(tabii sürtünme yapan yerlere, menteşenin dışına değil!!)
gıcırtı gidecektir.

10. Kendinizi gergin, bitkin mi hissediyorsunuz
(özellikle ders çalışan öğrenciler,
yeni bebek sahibi olmuş anneler ve diğer herkes) ?
Bir tas kaynar suyun içine bir bütün hıyarı
ince dilimler halinde keserek koyun.
Tası da bulunduğunuz odada uygun bir yere koyun.
Hıyardaki kimyasallar ve diğer besinler
kaynar suyun içine girince tepki gösterirler
ve suyun buharı ile birlikte bulunduğunuz odaya yayılarak
nefis bir aroma yayarlar.
Bu aroma sizlerin tüm gerginliğini alarak
sakin kişiliğinize dönmenizi sağlayacaktır.
Özellikle öğrenciler bunu denemelidir.

11. Yemek yediniz (örneğin kebap) ve ağzınızdan kötü koku yayıyorsunuz.
Bir hıyar dilimini alıp dilinizle damağınıza yerleştirin
ve en az 30 saniye öyle tutun.
Ağzınızda kötü kokulara neden olan bakterilerin
fitokimyasallar sayesinde ölmesi nedeniyle
bu sorundan kurtulmuş olacaksınız.
(Soğan-sarmısak kokusu konusunda bir bilgi yok.
Bunu da siz deneyin ve sonucu görün.)

12. Evyelerinizi, lavabolarınızı
çevreye zarar vermeyecek bir şekilde temizlemek ister misiniz?
Bir dilim hıyarı alıp temizlemek istediğiniz yeri ovun.
Sadece yılların birikimi lekeleri kirleri temizlemekle kalmaz,
ayrıca güzel bir parlaklık verir temizlediğiniz yere.
Bunun yanında elleriniz de
o temizlik malzemelerin verdiği zararlardan kurtulmuş olur.

13. Kalemle yazarken bir hata yaptınız ve hatayı silmek istiyorsunuz.
Hıyar kabuğunu alıp yavaş ve nazikçe silmek istediğiniz yazıya sürtün.
Boya kalemlerinde ve keçe kalem yazılarında da oldukça yararlı.
(Bilirsiniz bazen çocuklarımız duvarlara yazılar yazar,
resimler yaparlar. Onlarda da deneyebilirsiniz.)


Yüzünü güneşe dönen gölge görmez.......
Işık yolunuzu,sevgi gönlünüzü aydınlatsın......

Salı, Temmuz 13, 2010

Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar...
olduğunu öğrendim.


Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...

(( MEVLANA ))

Cumartesi, Temmuz 10, 2010


Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği,
belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiceğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi ögret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini ,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler oldugunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...
(HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISINDAN ALINMIŞTIR.)

Çarşamba, Temmuz 07, 2010


BLOGUMDA KENDİMDEN İLK KEZ BAHSEDİYORUM.
DÜN BENİM DOĞUM GÜNÜMDÜ.
KIZIMLA İŞİMİZ VARDI ONUN İÇİN SABAHTAN EVDEN ÇIKTIK.
EŞİM GİDECEĞİMZ YERE BIRAKTI.
SAATLER GEÇTİ AMA
KİMSE DOĞUM GÜNÜMLE İLGİLİ BİR ŞEY HATIRLAMIYORDU.
BOZULMAYA BAŞLAMIŞTIM Kİ
EŞİM TELEFONDA DOĞUM GÜNÜMÜ KUTLADI.
KIZIM BUNU DUYUNCA AÇIKLAMA YAPTI.
"BABAM SÖYLEMİYECEKTİ,
TEYZEMLERİN,DAYIMIN,BABAMIN HABERİ VAR;
SÜRPRİZ YAPACAKTIK.
SÜRPRİZ BOZULDU."DEDİ.
OLSUN AÇIKLANSIN,BANA ÇOK BÜYÜK SÜRPRİZ OLDU.
AKŞAM DA KARDEŞİM VE EŞİNİN ALDIĞI PASTAYI HAZIRLADI,
MUM ÜFLEDİK,KESTİK.
TEŞEKKÜR EDERİM TATLI KUZUM,TATLI KIZIM:))))
SENİ ÇOOOOK SEVİYORUM.

TATLI YEĞENİM NİLSU'NUN,
KIZIMIN YARDIMIYLA
BENİM İÇİN YAPTIĞI DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ:)))

Cuma, Temmuz 02, 2010

Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
biraz duraksa,
Neler olup bittiğine anlam verme.
Mutlaka yanlış bir şey oldu ve
Düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi
ve varlığın ile buluşamadı.
Sorun yok, sadece bekle.
Güneş doğacaktır,
çimler yeşerecektir,
çiçekler açacaktır,
rüzgar esecektir
ve yağmur yağacaktır,
zorlamaya gerek yoktur,
Olması gereken kendiliğinden olur!
İzlemene devam et,
şahitlik güzeldir,
hem olayın dışındasındır hem de içinde,
o bir dengedir,
o anlamlıdır,
şahit ol, tanık ol, olan ile bütünleş,
güzellik olanların içinden filizlenecektir;
zorlamaya gerek yoktur,
olması gereken kendiliğinden olur!..
Hayat üç-buçukla dört arasındadır. ..
Ya üç-buçuk atarsın,
ya da dört dörtlük yaşarsın...
NEYZEN TEVFİK