Cuma, Kasım 22, 2013

Bukowski


ikinciyi seçin. 
Çünkü birinciyi gerçekten sevseydiniz, 
ikincisi olmazdı".
(kaynak:mailler) 

Perşembe, Kasım 14, 2013

BÖYLE BİR BİLGİDEN HABERİNİZ VAR MIYDI ?





                                       
Olay, Sezar döneminde geçiyor.

Julius Sezar, 
takvimdeki karışıklıkları çözmesi için
Mısırlı astronomi bilgini Sosigenese emir veriyor. 
O zamanlarda 1 yılın 365 gün 6 saat sürdüğü biliniyor.

Sosigenes de çözüyor :
HER YIL 365 GÜN ÇEKECEK.
HER YILDAN 6 SAAT ARTACAK.
ARTAN SAATLER 4 YILDA BİR TAKVİME EKLENECEK 
VE O YIL 365 + 24 SAAT = 366 GÜN OLACAK.

366 gün 12 eşit parçaya bölünmediği için 6 ay 30 gün, 
diğer 6 ay 31 gün çekecek.
Peki 365 gün çeken yıllarda aylara göre dağılım nasıl olacak ?
Sezar emir veriyor :
365 GÜN ÇEKEN YILLARDA EN SON AYDAN 1 GÜN DÜŞÜLSÜN.

O zamanlar yılbaşı, Mart ayında, 
yani Şubat, yılın son ayı. 
(September=7, October=8, November=9, December=10 da buradan geliyor)
Böylece Şubat ayı, 
4 yılda bir 30 gün, diğer yıllarda 29 gün olmuş.

Sezar, 
bununla da yetinmeyip aylardan birine kendi ismini vermiş : 
JULIUS, yani JULY.

Sonradan imparator olan Augustus, 
Sezardan aşağı kalmamış 
ve sonraki aya kendi ismini vermiş : 
AUGUSTUS, yani AUGUST.

Ancak Julius Sezarın ayı 31 günken 
Augustusun ayı 30 gün olur mu ?
O da emir vermiş : 
YILIN SON AYINDAN 1 GÜN DAHA ALIN, 
BENİM AYIMI DA 31 GÜN YAPIN.

Zavallı Şubattan 1 gün daha alınmış ve Ağustosa eklenmiş. 
O gün bu gündür Şubat ayı, 
4 yılda bir 29 gün, 
diğer yıllarda 28 gün,

Sezarın ayı Temmuz 
ve Augustusun ayı Ağustos da peş peşe 31 gün oluvermiş.
(kaynak:mailler)
(doğru mu yanlış mı bilmiyorum,
yine de paylaşmak istedim.)

.


Salı, Kasım 12, 2013

DOSTUMA...



Eğer bir gün ağlamaklı olursan,
Beni ara...
Seni güldüreceğime söz veremem,
Fakat seninle birlikte ağlayabilirim...

Eğer bir gün uzaklara kaçmak istersen,
Beni aramaktan korkma...
Seni durduramayacağıma söz veremem,
Fakat seninle birlikte kaçabilirim...

Eğer birgün kimseyle konuşmak istemezsen,
Beni ara...
Sessiz olacığıma söz veririm,
Fakat bir gün ararsan ve cevap bulamazsan
Hemen beni görmeye gel,
Belki sana ihtiyacım vardır...Devamını var

Pazartesi, Kasım 11, 2013

ATATÜRK




Atatürk'ün öldüğü gün, 
İstanbul üniversitesinde ders okutan bir Alman profesör, 
derse girdiğinde öğrencilerin üzgün halini görünce, 
yüreği parça parça olmuş halde, 
üniversite rektörüne telefon ederek;
-Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz?
diye sordu;
Rektör, Alman profesöre şu cevabı verdi;
-Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın...
Rektörün bu sözlerine Alman profesörün cevabı şu oldu;
Almanya'da hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...
(kaynak:mailler)

Pazar, Kasım 10, 2013

:::))))


 
Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına 
minik köpeğini de almış. 
Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, 
Kelebekleri kovalar,çiçekleri koklarken 
kaybolduğunu fark etmiş.
Ne yapacağını düşünürken
bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor 
ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor.
"Şimdi başım dertte" 
diye düşünmüş minik köpek. 
Etrafına bakmış,yerde kemik parçalarını görmüş. 
Hemen,arkasını
Leoparın geldiği yere dönerek 
kemikleri kemirmeye başlamış,
bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş.
Leopar tam saldıracakken minik köpek 
kendi kendine konuşmuş; 
"Ne kadar lezzetli bir leoparmış. 
Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?" 
Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış 
Ve en yakındaki ağaca tırmanarak 
dalların arasına saklanmış. 
"Tam zamanında kurtardım
yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş leopar. 
Bütün bunlar olup biterken
Bir başka ağacın üstündeki bir maymun 
Olanları izliyormuş. 
Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan
kurtulabileceğini düşünmüş.
Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış.
Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş 
ve maymuna 
"Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım"
demiş.
Ancak minik köpek neler olduğunu 
ve leoparın sırtında,maymunla birlikte
süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş. 
"Şimdi ne yapacağım" diye  düşünürken 
kaçmaya teşebbüs etmemiş. 
Bunun yerine
arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, 
kemikleri kemirmeye devam etmiş.
Tam leopar saldıracakken 
yine kendi kendine konuşmuş; 
Bu aptal maymun da nerede kaldı?
Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, 
hala haber yok!"
(Diplomasi böyle birşey işte...
Yapabiliyorsan; 
hızlı düşün,sakin ol,
güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen)
(kaynak:mailler)
 

Cuma, Kasım 08, 2013

KIZ ARKADAŞ


 Annem: 
"Kız arkadaşlarını unutma." 
diye tavsiyede bulunmuştu..
  (Embedded image moved to file: pic02303.gif)
  "Yaşın ilerledikçe senin için daha önemli olacaklar,
  kocanı-çocuklarını
 ne kadar çok seversen sev, 
yine de kız arkadaşlarına ihtiyaç duyacaksın..
  Onlarla bir yerlere gitmeyi ihmal etme..
 Onlara vakit ayır ve kız arkadaşlarını daima hatırla..
 Onlar sadece arkadaşların değil..
 Senin kardeşlerin, kızların..." demişti..
  "Ne kadar komik bir öğüt. Daha yeni evlenmedim mi ?
  Artık ben evli bir kadınım. 
Kız arkadaşlarına ihtiyaç duyan bir genç kız değilim ki. 
Bundan sonra kocama hayatımı adamak, 
yapacağım tek şey olacak"
  diye düşünmüştüm..   
Ama yıllar geçtikçe, 
çocuk olsa da ya da olmadıkça, 
kocalardan boşandıkça, 
sevgililerin biri gidip diğeri geldikçe, 
annemin dediklerinin ne anlama geldiğini çok iyi anladım..
  Zaman geçiyor..
  Hayat akıyor..
  Mesafe ayırıyor..
  Aşk büyüyor.. Sonra azalıyor..
  Kalpler kırılıyor..
  kocalar evde bir yerde duruyor..
  Veya evlilikler mahkemede son buluyor..
  sevgililer değişip duruyor..
  Erkekler arayacaklarını söyleyip, aramıyor..
  İşler geliyor ve gidiyor..
  Ebeveynler ölüp gidiyor..
Komşular değişiyor..
Ama kız arkadaşlar hep oradalar...
Siz onları bırakmadığınız sürece..
Geçen yıllar ve arada kaç km. mesafe olduğu hiç önemli değil..
Bir kız arkadaş, 
hiçbir zaman ona ihtiyaç duyduğumuzdan
 daha uzak değil..

Tüm Kız Arkadaşlara Sevgiyle...
(alıntıdır)
kaynak:mailler