Cumartesi, Eylül 29, 2012

Güzel


Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam
sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur.
Garsona sipariş vermek için beklerken
yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder.
Belli ki
yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki rozetine gülmektedirler.
Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam,
yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak
elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,
'Bu mu?' diye bakışanlara sorar.
Yan masadakiler yüksek sesle gülerek,
'Küçük güzel pembe kurdeleniz
lacivert ceketinize pek de yakışmış!'
diyerek sırıtmaya devam ederler.
Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,
'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der.
Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı
sebebini anlamadığı bir utanma
ve sıkıntı hissine kapılsa da gelip masaya oturur.
Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle,
'Bu rozet tüm dünyada,
içinde olduğumuz ayda,
kadınların arasında
meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor.
Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der.
Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,
'Çok üzüldüm,anneniz meme kanserinden mi öldü' diye sorar.
'Hayır' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder:
'Annem sağ.
Küçük bir çocukken
kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda
her zaman başımı saklayabileceğim
ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri.
Annemin sağlığı için dua ediyorum.
'Hımmm' diye kekeler delikanlı.
'Bu rozeti karım için takıyorum'
diye devam eder orta yaşlı adam.
'Karınız da herhalde iyi' diye sorar delikanlı.
'Evet, evet' der adam
'Karım benim için
aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman.
23 yıl önce sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle.
Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum.'
'Sanırım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?
'Hayır....
Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik.
Yaşının çok genç olduğunu düşünerek
ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi.
Bu nedenle geç kaldık.'
Genç delikanlı,
yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle,
'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim' der...
Orta yaşlı adam
'Kızımın anısına öğünerek takıyorum
bu küçük pembe kurdeleyi.
Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum.
Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş'
deyip cebinden çıkardığı
küçük pembe kurdele rozetini uzatırken,
delikanlı öne eğilir
ve takmama yardım edebilir misiniz?'
diye mahçup mahçup sorar.
Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can Gürbüz gönderdi..
Öykünün altına bir de not düşmüş:
'Bir mumun,
diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey yoktur..'
Lütfen bu hikâyeyi yayarak diğer mumları da aydınlatın...
Tüm aydınlıklar kadınların olsun...'

(kaynak:Dr Can Gürbüz'ün iyi niyetine sığınarak)

Çarşamba, Eylül 26, 2012

Elvis Presley

Elvis Presley
bir rock yıldızı olmak için
yola çıktığında müzik yapımcıları ona:
"En iyisi sen kamyon şoförlüğüne devam et."
demişlerdi.
Buna rağmen Elvis Presley pes etmemiş,
milyonlarca kitleyi
kendisine bağlayan bir star olmayı başarmıştır.
Einstein 4 yaşına kadar konuşamamış,
aynı zamanda derslerinde
çok başarısız olduğu gerekçesiyle
okuldan atılmıştı.
Oysa
hayal dünyasının derinliklerinde dolaşmaya devam etti
ve yaptığı icatlarla yüz yıla ışık tuttu.
Müzik öğretmenleri Beethoven'a
besteci olmasının
imkansız olduğundan bahsederdi.
Fakat Beethoven
tüm söylenenlere kulaklarını tıkadı,
çalışmalarına devam etti,
sonra inanılmaz bestelere imza attı;
üstelik bu bestelere imza attığı sırada
kulakları duyma işlevini
neredeyse tamamen kaybetmişti.
Charles Dickens'in
bir yazar olamayacağı düşüncesiyle
bir çok kişi onu geri çevirmişti.
Oysa onun kitapları şimdi
birçok dilde yayımlanmış,
milyonlarca okuyucuya ulaşmıştır.
Başarıyı ancak
düştüm denilen zamanda
yeniden kalkabilme cesaretini gösterenler hakedecektir.
Hepimizin hayatında zorluklar yaşanacak,
biz istemesek de
karşımıza çeşitli engeller çıkacaktır.
Dünyanın neresinde olursak olalım,
nasıl bir aileden gelirsek gelelim
ve maddi durumumuz nasıl olursa olsun
hiç fark etmez.
Hepimizin hayatında
başarısız olduğu denemeler
muhakkak ki olacaktır.
Önemli olan bunları nasıl yorumladığımız.
Başarı deneyimler sonucu
deneyimler de başarısızlıklar sonucu kazanılır.
Unutmayalım ki
hedefe ulaşmak için girişilen mücadele
ne kadar büyük olursa
kazanılan başarı da
o denli BÜYÜK olacaktır.
(kaynak:1001 büyülü söz)

Cumartesi, Eylül 22, 2012

Gözlerin arasındaki ilişkiyi biliyor musun?

Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar,
Her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar.
Buna rağmen asla birbirlerini görmezler.
Arkadaşlık bunun gibi olmalı.

Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.
Dünyanın en iyi arkadaşı haftası.
Senin en iyi arkadaşın kim?
Bunu bütün iyi arkadaşlarına gönder.
Eğer ben onlardan biriysem bana da gönder.
Eğer üçten fazla gelirse sen gerçekten sevilen birisin...

Sana Uğur Böceğimi Gönderiyorum,
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman,
Şarkılar daha bir dokunaklıdır. Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan
Oysa her sözün ardında ümitler gizlidir, Bulutların ardındaki güneşler gibi,

Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi
Ve unutma sevgi gibi, dostluk gibi aşk gibi,
Eğer bir gün yalnızlıklar duyarsan
İnceden yaşlar süzülürse yanağına
Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe
Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye
Ve aç avuçlarını
Sana Uğur Böceğimi gönderiyorum.....

Yaşamda.
Kimseyi yargılamayın.
Kendinizide yargılamayın...
Sadece kendinizin farkına varın.
Eleştirilere üzülmeyin .
Onlar degişim için bir firsattır.
Onu yakalamaya çalışın.
Aynı hatayı bir daha tekrarlamayın.
Kendinize ve insanlara GÜLÜMSEYİN.
İnsanlar hata yapmadan tecrube sahibi olamazlar önemli olan,her olaydan ders çıkartmak...
Ve ne kendinize ne de başkalarını yıkıcı bir şekilde eleştirmeyin.
Eger bir insanı insafsızca eleştirdiginizi fark ederseniz...
Telafi edin ondan özür dileyin..
Bir daha kimseyi ne eleştirin ne de yargılayın...
Çünkü...
Bunlar...
Negatif enerjilerdir...
Ve size pozitif olarak dönmez...
Bunu unutmayın...

Bir fincan kahve olup, kırk yıl hatırla yanında olmak isterdim.
Ey kahve senin sayende.

Dostlarla içilen kahvenin tadı bir başka olur.
Kahve tiryakisi olarak, iyi bilirim.
'Afyonun keyfini, tiryakiden sormalı.' hesabı.
Sevgiyle ....

Bir gülüş kadar içten
Bir gülüş kadar gerçeğiz
Kim olduğumuz, ne olduğumuz önemli değil
Kendimizi ifade edebildiğimiz yerdeyiz
Sevildiğimiz kadar değil
Sevebildiğimiz kadar değerliyiz!

Teşekkürler...
Hayatıma giren her insan için şükürler olsun..
Olumlu, olumsuz bana hayatıma zenginlikler katıyor...
Güzel insan sanada şükürler olsun...
Günlerin keyifli , yıldızın bol olsun...

Dost var iyi gününde sefalıdır,
Dost var kötü gününde cefalıdır !


¤°´¯`°¤ İYİ Kİ' LERİNİZ KEŞKE' LERİNİZDEN ÇOK OLSUN ¤°´¯`°¤
(kaynak:mailler)

Çarşamba, Eylül 19, 2012

Müşfik KENTER



Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, ..
"Fast live",
"Fast food",
"Fast music",
"Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada,
şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar,
Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten
ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler,
neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Müşfik KENTER

Cumartesi, Eylül 15, 2012

GENÇLiK - YAŞLILIK




Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir.

İnsan kendine olan güveni derecesinde genç, 
şüphesi neticesinde yaşlıdır.
Cesareti neticesinde genç, 
korkuları derecesinde yaşlıdır.
Ümitleri derecesinde genç, 
ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. 
İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir.

Seneler cildi buruşturabilir. 
Fakat heyecanların teslim edilmesi, ruhu buruşturur.

İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, 
hâlbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.

İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.

Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.

Yaşlanmak, bir dağa tırmanmak gibidir...
Çıktıkça yorgunluğunuz artar,
Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.

Beynimiz, yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır.

 William EWART GLADSTONE



Perşembe, Eylül 13, 2012

denge


etrafınıza dikkatlice bakın; 
muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur.
(kaynak:face)

Çarşamba, Eylül 05, 2012

Bugünlerde…


Bugünlerde…
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı. 
Daha büyük evlerde kalıyoruz, 
daha küçük ailelerde yaşıyoruz. 
Konforumuz arttı, zamanımız daraldı. 
Diplomamız bol, sağduyumuz az. 
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı. İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı. 
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz. 
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz. 
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun uyanıyoruz. 
Az kitap okuyor, 
çok TV izliyoruz, 
çok konuşuyoruz, 
az gönül veriyoruz ve çok fazla yalan söylüyoruz. 
Varlığımız artırdık, değerlerimizi yitirdik. 
Para kazanmayı öğrendik, yuva kurmayı beceremedik. 
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık. 
Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz, 
komşuya geçmek için karşıya geçemiyoruz. 
Uzaya ulaştık, ruhun derinliklerine ulaşamıyoruz. 
Havayı temizledik, ruhları kirlettik, temizleyemiyoruz. 
Atomu parçaladık, önyargıları yıkamadık. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuç alıyoruz. 
Acele etmeyi öğrendik, sabırlı olmayı asla. 
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı. 
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi. 
Çabalar arttı, mutluluklar azaldı.
Bilgisayar ağları kuruyoruz, 
bilgi otoyolları inşa ediyoruz, 
kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz. 
“Dünya barışı” der, silahlanırız! 
Daha mutlu olmak için “somurtarak” çalışırız bugünlerde. 
Eve çift maaşın girdiği, çiftlerin boşandığı… 
Güzel evlerin yuva olmadığı… 
Kısa seyahatlerin, kâğıt mendil gibi ilişkilerin… 
Yıka çık gönüllerin… 
Kilo kilo dertlerin ve her derde deva vitaminlerin… 
Vitrinlerin dolu, gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz!
Bugünlerde..
(kaynak:mailler)

Pazartesi, Eylül 03, 2012

Yunus Emre


hiç bir şey yapmayan insandır 
Ve hayatta en büyük hata,
kendini hatasız sanmaktır!.."