Pazartesi, Mart 31, 2008

TEMPO





Temponu düşür!
Hiç sokak
aralarında oynayan çocukları izledin mi,
ya da

dikkat kesilip damda
tıpırdayan yağmur damlalarını dinledin mi?

Neşeyle uçan bir kelebeğe
dikkatle baktın mı?

Güzel bir gün batımının keyfini çıkara çıkara
izledin mi?

Olduğun yerde durmalısın.

Çok hızlı dansetme,

çünkü yaşam gerçekten çok kısa.

Müzik sonsuza kadar sürüp gitmiyor...

Gün boyunca koşuşturup duruyor musun;

hep, ama hep acelen mi var?

Birisine
"N'aber" diye sorduğunda,

ona,

ne cevap verdiğini

dinleyecek kadar vakit ayırabiliyor musun?

Gün bitip de yatagina uzandiginda,
kafanin içinde

hala yapılması gereken yüzbinlerce şey var mı?
Yavaşlamalısın.

Çocuklarına yarın hallederiz"

diye söz verip de

öbür güne ertelediğin oluyor mu?

Bir merhaba"

demek için aramaya vakit bulamadığın için

bazı dostlarınla arkadaşlığının sona erdiği oldu mu?
Yavaşlarsan iyi edersin;

çok hızlı dans etme,

çünkü müzik bir gün susacak.

Yaşam gerçekten de çok kısa.

Bir yerlere çabuk varmak için
çok acele edersen,

oraya ulasmaktan alacağın keyfin
en az yarısını yitirdiğini bil.

Gün boyunca kaygılarla sıkıntılanıyorsan,

o günün,
daha açmadan çöpe attığın bir hediye paketi gibi olacaktır.

Yaşam bir yarış değildir;

temponu düşürmeli ve şarkıyı,

henüz sona ermeden dinlemelisin.




Pazar, Mart 30, 2008

YAZI


   Bir ignliiz üvnsertsinede
ypalin arsaitramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn
hnagi sridaa yzalidkilrai ömneli dgeliims.
Öenlmi oaln
brinci ve snonucnu hrfain
yrenide omlsaimyis.
Ardakai hfraliren srisai kriaisk oslada
ouknyuorums.
Çnükü kleimlrei hraf hraf dgeil
bir btüün oalark oykuorumusz.
  Biakn nsial da düügzn oudkuunz,
iignlç diegl mi?

 
 
 

Cumartesi, Mart 29, 2008

YAŞAM 5


Bir anonim deyiş:
"Maaş çekini imzalayanı asla eleştirme."
dese de;
Tercih durumunda kalabilirsin,
Para mı?Onur mu?

Dürüstlükten kaybetmeyi,haksız bir kazanca tercih et;
İlkinin üzüntüsü bir an,
Diğerinin vicdan azabı,bir ömür sürer.
(centus)

Bu dünyada bırakacağın en önemli miras
DÜRÜSTLÜKTÜR.
(centus)

İfade yeteneğini geliştir,
Fısıldama,bağırma,
KONUŞ.

Önce anla-sonra anlat.
Dinle-dinlet.
Mantıklı sor-hak ver.

Sanata saygı duy,
Her türlüsünü anlamaya çalış.

Kültür açlığı çek-araştır.
Hiçbir şeyi küçümseme,
Dünya görüşünü benimse.

Aktüaliteyi takip et,
Yeniliklere açık ol.

Temel bilgileri öğren,
Anlamadığını anlamaya çalış.
Bilmediklerin,bildiklerinden önemlidir.

Kara vermekde geç kalma,ama acele de etme.
Süratle artıların tüme yakını ile
Eksilerin tamamını yan yana koy.
Ne-neyi götürüyorsa üstünü çiz,
Kalan artı veya eksiye göre karar ver.
(anonim)


Cuma, Mart 28, 2008

YAŞAM 4


Büyük ideallerin olsun,
Gerçekleşmeyen ideal yoktur;
Gerçekleştiremeyen vardır.
Pes etme.

Bazı idealler o kadar önemlidir ki,
O yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
(centus)

Ümitsizseniz,ümit sizsiniz.
Çaresizseniz,çare sizsiniz.

Hırs,tevazü ve disiplini birleştir;
Başarıyı hedefle,ihtiyatla ilerle;
Durman gereken yeri de iyi bil;
Hedefine vardığında,hırpalanmamış olmalısın.

Kendini keşfet;
Niteliklerini işle;
Mükemmeli ara.

Korkma,endişelenme,dikkatli ol,
Telaşlı olma,çabuk ol.

Emir almak istemiyorsan
kendine emret
ve emrini yerine getir.

Yaptığına kendi gözünle değil,
başkasının gözüyle bak.
Başkalarının beğeneceğinden emin olarak tamamla.

Seni görsünler,göstersinler;
Ve sen,tevazu ile karışık,o tatlı gururu yaşa.

Paranın değerini bil,
Ama,en önemli sayma.

Kazanma hırsını sürdürürken
Daima kendini sorgula.
Senin kazanımından
Kimsenin zarar görmediğinden emin ol.




Çarşamba, Mart 26, 2008

YAŞAM 3


Cesaretini kaybetme,
Karamsarlık sorunların gıdasıdır.
Yılgınlıksa güçsüzlendirir.

Hayat ancak pozitif yaklaşımlarınla
kazanabileceğin bir kavgadır.

Şahsi problemlerinden arın,
Problem çözmeye değil,problemleri önlemeye çalış.

Kendine saygılı ol.
Ceket düğmen hep ilikli olsun ki
Kimse için toparlanam telaşı gösterme.

Haksızlığa boyun eğma.
Doğru bildiğini nezaketle anlat,
ama tartışmayı büyütme.
Karşındaki,haksızlığı netleşince saldırganlaşır.
Üstüe gitme,
ona özür dileme fırsatı ver.

Hep böyle kalacak değilsin,
kendini hazırla.
Önündeki günlerde,
çok iyi veya çok kötü olabilirsin.
En iyi durumu hakedecek kadar,
En kötü durumları yenebilecek kadar
GÜÇLÜ OLMALISIN.

Kendini sıradan görme,
Sıradan çıkmanın yollarını ara.

Daima şık,bakımlı,temiz,canlı,özenli,sevecen
ve güleryüzlü ol.

UNUTMA Kİ,
MUTLU OLMANI
SADECE SEN SAĞLARSIN.

Salı, Mart 25, 2008

YAŞAM 2


Davranışlarını takdir edilmeye indeksle.
Her kesimden insanın
seni olduğun gibi tanımasına fırsat ver.

Büyüklerine saygılı-akranına sevgili
Ve küçüklerine hoşgörülü ol.

Övüneceğin-övüleceğin konularda cömert;
Üzeceğin-üzüleceğin konularda olabildiğince cimri ol.

Affetmeyi bil,
Ama arkanı da kolla.
Affettiğin,eline fırsat geçince seni yer.

Herkesi dinle.
Hoşuna giden övgüleri ihtiyatla ve nezaketle karşıla.
Seni üzmemek için söylenmiş,
İyi kalpli dostların sözleridir.
Seni yanıltmasın.

Daha gerçekçi dostun sözleri övgü dolu değildir.
Seni biraz üzebilir ama gerçeklerdir.

Eleştirileri değerlendir.
Eleştiri ilgi,
Eleştiren yol göstericidir.
Alıngan olma,
Teşekkürle karşıla.

İsteklerine gem vurmasını bil.
Varlarını değerlendir,
Yoklarına hayıflanma.

"Minnet"
en ağır yüktür.
Kimseden bir şey bekleme;
Çok istiyorsan haket.

Namerde borçlanma;
Yoksa bedelinden fazlasını ödersin.

Dost kalmak istiyorsan,
Alacağını vaktinde tahsil et.

Hayattaki "keşke"leri unutma.
Senden doğacak her hareketin muhatabı sen ol ki,
Artık "keşke" demeyecek şekilde davran.

İş ilişkisi kurduğunu sevmeye çalış,
Ama sevdiklerinle iş ilişkisi kurma.

Olumsuzluklara katlanmak zorunda değilsen,
Denenmişi deneme.
İlkinde ne ise sonuncuda da aynıdır.

GÖR-GÖRME,
BİL-BİLME,
BELLİ ETME
AMA YÖNLENDİR.

DİK DUR
YATMA
YASTLANMA
HASTALANMA

İçini gülümset-neşe yarat,
Yaşam gülümsemeye direnemez.
(nuri turgut'un derlemeleri)

Pazartesi, Mart 24, 2008

YAŞAM


Tüm canlıların önemini arşatır;
Göreceksin ki,tek değerli olan sen değilsin.

İnsanı ve çevreni iyi gözlemle,
Sevgi ve hoşgörü örneklerini çoğalt.

Gururun-onurun ve isteklerin aklını yenmesin.
Diklenme....
Tek doğru senin doğrun değil.

Herkesle özdeşleş,Unutma ki,herkes kendince haklıdır.

Karıncaya göre,
Arslan-kaplan-çıngıraklı yılan zararsız.
Serçe-civciv ve benzerleri,
Vahşi ve yırtıcı yaratıklardır.
(JimmyPowers)

Peşin hükümlü olma,
İyiler hep iyi-kötüler hep kötü değildir.

Dost edinmeyi ihmal etme,
Herkesi kazanmaya çalış.

Yeni kişilerle tanış,
Her yeni dost güvencedir.
Güven ama,en çok da kendine güven.

Sağlığın ve dostların en büyük servetindir,
Kazanılması ve korunması en zor,
Kaybı da en kolaydır.
Değerini bil.

Bilgi ile sır arasındaki farka dikkat et,
Sırrını kendine sakla.

Başkalarının sırlarını da öğrenmemeye çalış.
Dostunun dostu sır saklamayabilir.
Bildiğin sırlar da başına dert olur.

Bir başkası hakkında konuşma,
Mutlaka konuşman gerekiyorsa,
iyi yanlarını konuş.

Doğru konuş,
Daha da önemlisi,hep doğru olanı yap.

Sözünün sahibi ol,
Söz verirken iyi düşün,tutamayacağın sözü verme,
Sözünü tutamazsan tüm itibarını kaybedersin.




Pazar, Mart 23, 2008

KENDİME TEMBİHLER 2


Yaşamla işi birleştir,en iyiyi yap.
Yapmazsan,bilki başkaları yapabilir.

Saate bakma,zaman nasıl olsa dolacaktır.
Boşa harcanacak vaktin yok.
İş yarat-işi erteleme.

Unutma
Bugün yaptığını,aslında dün yapman gerekirdi.
(anonim)

Daima iyiyi-güzeli ara.
Değer verdiğini değerli kıl.

Gelenekleri çağdaş yorumla.
Mesleğinin geliştir-üretken ol.

Aile yapını dikkate al.
Otoriteni sevgi ile birleştir.

İşini-aileni-evini-yurdunu-evreni sev,
Onlar senin için var.Sen onlar için ol.

Dünyada cenneti yaşamak istiyorsan,
İşinle,ailenle ilgilendiğin gibi ilgilen ki
Senin gururun olsunlar.

Düşüncelerin pozitif olsun ki,düşüncelerin sözlerin olur;
Sözlerin pozitif olsun ki,sözlerin davranışların olur;
Davranışların pozitif olsun ki,davranışın alışkanlığın olur;
Alıkşkanlıkların pozitif olsun ki,alışkanlığın değerin olur;
Değerlerin pozitif olsun ki,değerin kaderin olur.
(anonim)

Kendi evrelerini aklından çıkarma,
Astlarında sık sık kendini göreceksin.

Özellikle astlarına çok iyi davran,Onların başarısı ve desteğine
Daima muhtaç olduğunu bil.

Kollektif başarıya önem ver,Tek başına değil,birlikte yap.

Motivasyona önem ver,
Yaratıcılığı teşvik et.

Emretme,yardım iste.
Tebrik et,teşekkür et,övmeyi bil.

Yükselirken kimsenin omuzlarına basma,
Bırak,seni omuzlarına alsınlar.

Seni taşıyanları mahmuzlama
Yüksekte eriştiklerinde onların da hakkı var.

Unutma ki!
Yükseklerde yer tutanlar
Aşağıdakiler kadar emniyette değiller.
(şeyh edebali)

Kısacası!
KENDİNİ BİL....
(anonim)
(emeği geçenlere teşekkürler)
Yüksek


Cumartesi, Mart 22, 2008

KENDİME TEMBİHLER


Yaşamımız süresince,
Birçok rastlantılarla kazanırız
Veya kaybederiz.

Gördüğümüz-duyduğumuz
Ve karşılaştığımız örneklerle
Kendimize bi yol çizeriz.

Yeter ki,
Yaşantımızla,insanlığımızı öğretenlere
Layık olamayı bilelim.
Ve
Bize örnek olanlara gurur verelim.

Uğraşlarımızı,onurlu konulara verip
Kendimizden utanmayalım.

Söylenmemiş söz
Tekrarlanmamış olay yoktur.

Bize düşen,
İyi'lerinden yön belirleyip
İyi olmayanlardan ders almaktır.

Yaşamım boyunca,
İyi ve kötü örneklerle yol gösterenleri
Minnetle anıyorum.

(Nuri Turgut-1997)
(teşekkürler)

Cuma, Mart 21, 2008

ÖĞRENDİM Kİ


Ogrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsiniz.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karsi tarafa birakirsiniz.

Ogrendim ki...
Guveni gelistirmek yillar aliyor,
Yikmak bir dakika.

Ogrendim ki...
Hayatinda nelere sahip oldugun degil
Kiminle oldugun onemli.

Ogrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mumkun
Ama sonrasi icin bir seyler bilmek gerek.

Ogrendim ki...
Kendini en iyilerle kiyaslamak degil
Kendi en iyinle kiyaslamak sonuc getirir.

Ogrendim ki...
Insanlarin basina ne geldigi degil
O durumda ne yaptiklari onemli.

Ogrendim ki...
Ne kadar kucuk dilimlersen dilimle
Her isin iki yuzu var.

Ogrendim ki...
Olmak istedigim insan olabilmem
Cok vakit aliyor.

Ogrendim ki...
Karsilik vermek
Dusunmekten cok daha basit.

Ogrendim ki...
Butun sevdiklerinle iyi ayrilman gerek
Hangisi son gorusme olacak bilemiyorsun.

Ogrendim ki...
'Bittim' dedigin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha cok var.

Ogrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatini kontrol eder.

Ogrendim ki...
Kahraman dedigimiz insanlar
Bir sey yapilmasi gerektiginde
Yapilmasi gerekeni
Sartlar ne olursa olsun yapanlar.

Ogrendim ki...
Affetmeyi ogrenmek deneyerek oluyor.

Ogrendim ki...
Bazi insanlar sizi cok seviyor
Ama bunu nasil gosterecegini bilemiyor.

Ogrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gosterseniz
Bazilari hic karsilik vermiyor.

Ogrendim ki...
Para ucuz bir basari.

Ogrendim ki...
En iyi arkadasla sıkıcı an olmaz.

Ogrendim ki...
Dustugun anda seni tekmeleyecegini dusunduklerinden bazilari
Kaldirmak icin elini uzatir.

Ogrendim ki...
Iki insan ayni seye bakip
Tamamen farkli seyler gorebilir.

Ogrendim ki...
Asik olmanin ve aski yasamanin cok cesidi vardir.

Ogrendim ki...
Her sartta kendisiyle durust kalanlar
Daha uzun yol yuruyor.


Ogrendim ki...
Hic tanimadigin insanlar,
iki saat icinde,
senin hayatini degistirir.

Ogrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatir.

Ogrendim ki...
Duvarda asili diplomalar
Insani insan yapmaya yetmez.

Ogrendim ki...
Ask kelimesi ne kadar cok kullanilirsa, anlam yuku o kadar azalir.

Ogrendim ki...
Karsisindakini kirmamak ve inanclarini savunmak arasinda cizginin
nereden gectigini bulmak zor.

Ogrendim ki...
Gercek arkadaslar arasina mesafe girmez.
Gercek asklarin da!

Ogrendim ki...
Tecrubenin kac yasgunu partisi yasadiginizla ilgisi yok,
Ne tur deneyimler yasadiginizla var.

Ogrendim ki...
Aile hep insanin yaninda olmuyor.
Akrabaniz olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve guven ogrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik degil.

Ogrendim ki...
Ne kadar yakin olursa olsunlar
En iyi arkadaslar da ara sira uzebilir.
Onlari affetmek gerekir.

Ogrendim ki...
Bazen baskalarini affetmek yetmiyor.
Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Ogrendim ki...
Yureginiz ne kadar kan aglarsa aglasin
Dunya sizin icin donmesini durdurmuyor.

Ogrendim ki...
Sartlar ve olaylar,
Kim oldugumuzu etkilemis olabilir.
Ama ne oldugumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Ogrendim ki...
Iki kisi munakasa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamina gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamina gelmez.

Ogrendim ki...
Her problem kendi icinde bir firsat saklar.
Ve problem, firsatin yaninda cuce kalir.

Ogrendim ki...
Sevgiyi cabuk kaybediyorsun, pismanligin uzun yillar suruyor

SEVGİYLE KALIN


Perşembe, Mart 20, 2008

GÜL YAPRAĞI


Uzakdoğu'da bir budist tapınağı,
bilgeliğin gizlerini aramak için
gelenleri kabul ediyordu.
Burada geçerli olan incelik;
anlatmak istediklerini
konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına
bir yabancı geldi.
Yabancı,
kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inannılıyordu,
o yüzden kapıda
herhengi bir tokmak,
çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı,
içerdeki budist,
kapıda duran yabancıya baktı:
Bir selamlaşmadan sonra
sözsüz konuşmaları başladı....
Gelen yabancı,
tapınağa girmek
ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu,
sonra elinde
ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü
ve bu kabı yabancıya uzattı.
Bu,
yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar
doluyuz demekti.
Yabancı
tapınağın bahçesine döndü,
aldığı bir gül yaprağını
kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı
suyun üstünde yüzüyordu
ve su taşmamıştı.
İçerideki budist
saygıyla eğildi
ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşrmayan bir gül yaprağına
her zaman yer vardı....
(kaynak:internet)

Çarşamba, Mart 19, 2008

İSTEMEK


Anlatılanlara göre,
bir gün genç bir adam
Sokrates'e gelir ve:
"İrfan ve bilgi kazanmak için
yüzlerce mil yol yürüdüm.
Öğrenmek istiyorum,
bu yüzden sana geldim.
Bana bilgi verir misiniz?"
diye sorar.
Sokrates:
"Gel beni izle."
der.
Tanınmış hoca sahile doğru yollanır.
Kendisi ve genç takipçisi
su gelinceye kadar suyun içinde yürürler.
Sonra Sokrates yoldaşını yakalar
ve başını suyun dibine batırır.
Genç adamın zorlu çabalarınarağmen
hoca onu suyun altında tutar.
Nihayet,
adamın direnme gücü tükenince,
Sokrates genç adamı sudan çıkarır,
öğrenci adayını sahile yatırır
ve pazar yerine döner.
Genç adam gücünü toplar toplamaz,
Sokrates'i bulur.
Ona:
"Sen bir öğretmen ve alimsin."
der kızgınlıkla ve protesto ederek,
"Neden bana bu kadar kötü davrandın?"
"Suyun içindeyken"
diye sorar Sokrates,
"Her şeyden çok ne istedin?"
"Hava istedim."
der genç adam.
Bunun üzerine Sokrates şöyle söyler:
"Bilgi ve anlayışı
hava kadar istediğin zaman,
kimseden bunu sana vermesini beklemeyeceksin.
Buna her yerde
ve her zaman sen sahip olacaksın."
(kaynak:internet9

Salı, Mart 18, 2008

....VE İNSAN YARATILDI


Allah eşeği yarattı
ve ona dedi ki:
"Sen bir eşeksin.
Sabahtan akşama kadar yorulmadan,
yakınmadan çalışacaksın
ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın.
Ot yiyeceksin,
az akıllı olacaksın
ve 50 sene yaşayacaksın."
Eşek cevap verdi:
"50 sene böyle bir hayat için çok fazla,
lütfen bana 30 yıldan fazla verme."
Ve böyle oldu.
Sonra Allah köpeği yarattı
ve ona dedi ki:
"Sen bir köpeksin.
İnsanların mallarını koruyacaksın,
onların en yakın dostu olacaksın.
İnsanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin
ve 25 yıl yaşayacaksın."
Köpek cevap verdi:
"Allah'ım,
25 yıl böyle yaşamak için çok fazla.
Bana 10 yıl ver yeter."
Ve böyle oldu.
Daha sonra Allah maymunu yarattı
ve dedi ki:
"Sen bir maymunsun.
Ağaçtan ağaca salınacak
ve bir aptal gibi davranacaksın.
İnsanları eğlendireceksin
ve 20 yıl yaşayacaksın."
Maymun cevap verdi:
"20 yıl
dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla.
Bana 10 seneden fazla verme."
Ve böyle oldu.
En sonunda Allah erkeği yarattı
ve ona dedi ki:
"Sen bir erkeksin.
Dünyada yaşayacak
tek rasyonel düşünen canlı olacaksın.
Diğer yaratılmışlara
zekanı kullanarak hükmedeceksin.
Dünyayı yöneteceksin
ve 20 yıl yaşayacaksın."
Erkek cevap verdi:
"Allah'ım erkek olmak için
20 yıl yetmez.
Lütfen bana eşekten artan 20 yılı,
köpekten artan 15 yılı
ve
maymundan artan 10 yılı ver."
Allah bunu kabul etti
ve
ERKEK;
20 yıl erkek olarak yaşadı,
sonra evlendi.
30 sene eşek olarak
sabahtan akşama kadar çalıştı
ve ağır yükler taşıdı.
Sonra çocukları oldu ve
15 yıl köpek gibi yaşadı,
evi korudu,
aileden artanları yedi.
Sonra ilerleyen yaşlarında
10 yıl maymun olarak yaşadı,
aptal gibi davrandı
ve torunlarını eğlendirdi.
Bugüne kadar da böyle geldi....

Pazartesi, Mart 17, 2008

YENİDEN DOĞUŞ


BİR DOSTA
Yaşlandıkça,
ilkbaharın gelişi
beni daha çok mutlu ediyor.
Yaşlandıkça,önceden değer vermediğim
bir çok şey keşfediyorum.
Yaşlandıkça,
önümden ziyade
arkamda daha çok ilkbahar olduğunun farkına vardım.
Yaşlandıkça,
geçen her dakika
her saniyenin tadını çıkarmak için
daha çok zaman ayırıyorum.
Yaşlandıkça,
"Yeniden doğuş"un gelişi
bana daha çok neşe ve sevinç veriyor.
Yaşlandıkça,
bahçeme ve çiçeklerime
daha iyi bakıyorum
ve onlarla konuşmayı daha çok seviyorum.
Yaşlandıkça,
hepsinin ayrı bir şarkı söyleme tarzı olan
kuş seslerini daha çok dinliyorum.
Yaşlandıkça,
daha çok ilkbaharı görmeyi arzuluyorum.
Yaşlandıkça,
genç iken
bu şekilde düşünmediğimin farkına varıyorum.
Yaşlandıkça,
bana bir defa daha
"İlkbaharın gelişini-yeniden doğuşu"
gösterdiği için
Tanrı'ya daha çok şükrediyorum!
(gizli bahçe
richard clayderman)
İlkbahar geldiğinde
bir çiçeğe şöyle bir göz atınız,
işte size mutlulukla dolu bir gün.

Cumartesi, Mart 15, 2008

ÇOCUK SİNEMASI


Sınıf öğretmeni,
çocukların uykuları üzerine
bir araştırma yapıyordu.
Rüya görmenin
insan ruhunu ne kadar rahatlattığını
ve onlar için ne kadar gerekli olduğunu
belirttikten sonra:
"Söyleyin bakalımé
dedi.
"Bu gece ne gördünüz?"
Çocuklar,tek tek el kaldırarak
rüyalarını anlatmaya başladılar.
O haftaki rüyaların bir çoğu,
üç gün önce meydana gelen
korkunç tren kazasıyla ilgiliydi.
Bir de,
cinnet geçiren bir emeklinin,
karısı ve çocuklarını
yol ortasında bıçaklamasıyla...
Öğretmen,
arka sıralarda oturan bir öğrencinin
el kaldırmadığını görünce,
ona doğru yaklaşıp:
"Hayrola arkadaş."
dedi.
"Yoksa sen hiç rüya görmüyor musun?"
Küçük çocuk,
yanakları pembeleşirken:
"Elbette görüyorum."
diye gülümsedi.
"Ama benim rüyalarım çok farklı."
"O zaman,gördüğünü anlat."
dedi öğretmen.
"Aynı şeyleri görmen gerekmiyor."
Küçük çocuk:
"Ben,
dedemle birlikte gittiğim balık avını gördüm."
dedi.
"Köyümüze yakın olan deredeydik.
Ve koca bir balık tutarak eve götürdük."
"Öğretmen,
yaptığı çalışmayı,
bir sonraki dersinde de sürdürdü.
O hafta görülen rüyaların
büyük bir çoğunluğunda,
petrol zengini bir ülkenin bombalanması sırasında ölen
yüzlerce çocuk vardı.
Diğer rüyalar ise,
meşhur bir şarkıcının ayağından vurulması
ve iş adamlarından birinin kaçırılmasıyla ilgiliydi.
Öğretmen,
arka sıradaki öğrencinin
bu sefer de el kaldırmadığını görerek
yanına gitti ve ona ne rüya gördüğünü sordu.
Küçük çocuk,
dışarıdaki karlı dağlara bakıp:
"Geçen hafta birçok kuzumuz doğdu."
dedi.
"Rüyamda onalrı,
dağın yamacındaki pınara götürmüştüm.
Bu arada çiçeklerle konuşup,
gökyüzündeki kuşlarla yarıştım.
Onlar gibi uçuyordum havada."
Öğretmen,
araştırmasını biraz derinleştirdiğinde,
çocuğun diğer kardeşlerinin de
aynı türde rüyalar gördüğünü öğrendi.
Hatta dedesi bile,onlar gibiydi.
Sonunda merak edip:
"Hep bu türden rüyalar görmeniz çok harika!"
dedi.
"Sanki birer film gibi her biri.
Yoksa böyle rüyalar görmek için
bir formülünüz mü var?"
Küçük çocuk:
"Bilmiyorum öğretmenim."
diye gülümsedi.
"Televizyon alamayacak kadar fakir olduğumuz için,
Allah bize bu filmleri gösteriyor olmalı."

Perşembe, Mart 13, 2008

YENİDEN BAŞLAMAK


Kendini yorgun hissetsen bile,
Başarı senden kaçsa bile,
Bir hata sana zarar verse bile,
Hatta ihanet sana acı verse bile,
Bir hayal yok olsa bile,
Gözyaşları gözlerini yaksa bile,
Kimse gayretini fark etmese bile,
Nankörlük ödülün olsa bile,
Anlayışsızlık seni gülmekten alıkoysa bile,
Ve hatta her şey,
hiçbir şey olsa bile,
Vazgeçme....
YENİDEN BAŞLA....

Salı, Mart 11, 2008

HAYAT DERSİ


Bir zamanlar köyün birine bir adam gelmiş

ve tanesi 10$dan maymun alacağını söylemiş.

Köyde çok maymun olduğu için

köylüler sevinçle ormana koşup

maymunları yakalamaya başlamışlar.

Adam,binlerce maymunu 10$ dan satın alınca

ortalıkta maymunlar azalmış,

yakalaması zorlaşmış.

Köylüler

tam maymun yakalamaktan vazgeçecekken

adam tanesine 20$ vereceğini söylemiş.

Tekrar heveslenen köylüler

tekrar maymunları yakalamaya başlamışlar.

Bir süre sonra da fiyatı 25$a çıkarmış.

Ancak bırak yakalamayı ,

maymuna rastlamak bile çok zorlaşmış.

Bunun üzerine adam fiyatı 50$ a çıkardığını,

ancak kendisinin işi olduğu için

şehre gitmesi gerektiğini,

yardımcısının onun yerine alım yapacağını söylemiş.

O yokken yardımcısı köylülere demiş ki;

Şu büyük kafesteki maymunlar var ya

ben onların tamamını size

tanesi 35$ dan satayım,

siz de adam gelince ona 50$ dan satarsınız.

Köylüler bütün birikimlerini bir araya toplayarak

bütün maymunları satın almışlar.

Sonra ne adamı ne de yardımcısını bir daha gören olmamış.

(kaynak:internet)

(aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz)

Pazartesi, Mart 10, 2008


Ben dostlarımı ne akıl ne kalbimle severim

Olur ya kalp durur, akıl unutur

Ben dostlarımı ruhumla severim

O ne durur, ne unutur



Hz.Mevlana

Pazar, Mart 09, 2008

SEDEF ÇİÇEĞİ


Mahkeme salonunda,
seksenlerindeki yaşlı çiftin durumları
içler acısıydı.
Adam inatçı bakışlarla suskun,
ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri
ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları
süzüyordu etrafını....
Ve hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu
ve tok sesiyle,
sözü yaşlı kadına verdi hakim.
"Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra
baş örtüsüyle ağzını aralayıp,
kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.
"Bu herif yetti gari,
50 yıldır bezdirdi hayattan."
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu
mahkeme salonunda....
Sessizlik bu tür haberleri
her gün manşet yapan gazetecilerden
birinin flaşıyla bozuldu,
kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı,
yaşanmış 50 yılın ardından....
Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı,
kadın neler diyecekti?
Herkes onu dinliyordu.
Yaşlı kadının gözleri doldu.
Ve devam etti.
Bizim bir sedef çiçeği vardı,
çok sevdiğim.
O bilmez.
50 yıl önceydi.
O çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından
kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım,
öyle büyüttüm.
Yavrumuz olmadı,
onları yavrum bildim.
Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı.
O zaman adak adadım.
Her gece güneş açmadan önce
bir tas suyla suluyacağım onu diye.
İyi gelirmiş dedilerdi.
50 yıl oldu,
bu herif bir gece kalkıp
bir gece de bu çiçeği ben sulayım demedi.
Ta ki geçen geceye kadar.
O gece takatim kesilmiş,
uyuyakalmışım.
Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim.
Hayatımı,
umudumu her şeyimi verdim.
Ondan hiç ibr şey göremedim.
Bir kerecik olsun,
benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim.
Onsuz daha iyiyim,
yemin ederim."
Hakim,yaşlı adama dönerek:
"Diyeceğin bir şey var mı baba?"
dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye,
o ana kadar suçlanmış olmanın
utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle
hakime yöneldi.
"Askerliğimi,
reisicumhur köşkünde
bahçivan olarak yaptım,
o bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için
emeklerimi verdim.
Fadimemi de orada tanıdım.
Sedefleri de.
Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim.
O çiçeklerle doludur bahçesi.
Kokusuna taptığım
perişen eder yüreğimi.
İlk evlendiğimiz günlerin birinde,
boyun ağrısından onu doktora götürdüm.
Doktor çok uzun süre uyanmadan yatarsa
boynundaki kireç sertleşir,
kötüleşir dedi.
Her gece uykusunu bölüp,
uyansın,gezinsin dedi.
Hekimi pek dinlemedi,bizim hatun.
Lafım geçmedi.
O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu.
Ben ona gece sularsan geçer dedim.
Adak dilettim.
Her gece onu uyandırdım.
Ve onu seyrettim.
O sevdiğim kadının yavrusu bildiği
çiçekleri sularken seyrettim.
Her gece o çiçek ben oldum sanki.
Ona bu yüzden tapabilirdim."
dedi adam
o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle.
"Her gece
o yattıktan sonra uyandım.
Saksıdaki suyu boşalttım.
Sedef gece sulanmayı sevmez hakim bey.
Geçen gece de,
yaşlılık,
ben de uyanamadım,
uyandıramadım.
Çiçek susuz kalırdı ama,
kadınımın boynu
yine azabilirdi.
Suçlandım,sesimi çıkartamadım."
O an mahkeme salonunda her şey sustu.
Ertesi sabah gazeteler:
"Sedef susuz kaldı"
diye yine yalnızca neticeyi haber yaptılar.
(kaynak:internet)

Cumartesi, Mart 08, 2008

8 MART


8 Mart Dünya Kadınlar Günü.

Ama işin aslı,

8 Mart 1908 yılında Amerikalı kadın işçiler,

erkeklerle eşit ücret

ve doğum izni için kendilerini fabrikaya kilitlemişlerdi

ve içeride çıkan yangınla 129 kadın yaşamını yitirmişti.

O sebeple,

çalışan kadınların

kazandıkları hakları kutlama günüdür 8 Mart.

Yani aslında Dünya Emekçi Kadınlar Günüdür;

tam da bizim günümüzdür.

Kulağımıza yapışmış telefonla,

onca iş yükü ve strese rağmen

rujumuzu sürüp gülümseyebildiğimiz için,

ince topuklu pabuçlar üzerinde

günde en az 10 saat koşturabildiğimiz için,

hem işimize,

hem eşimize hem de evimize ilgi gösterebildiğimiz için,

ekonomik bağımsızlığa önem verdiğimiz

ama paylaşmayı unutmadığımız için,

2 aylık bebeğimizi sütten kesilmeden

evde bırakıp

işe gelebilme metanetini gösterebildiğimiz için

bizim günümüz.

Bir kadının altından kalkamayacağı iş yoktur;

yeter ki istesin.

(kaynak:internet)

(hiç bir şeyi abartmadan yaşamak gerekir

diye düşünüyorum)

(günleriniz mutlu günlere gebe olsun)

Cuma, Mart 07, 2008

BARDAĞIN DOLU TARAFI

Biraz da gülelim
Tembelliğin temel kuralları:
-Yarın yapabileceğin bir işi
bugünden yapma
-Dinlenen birini görünce ona eşlik et
-Çalışma isteği duyunca
hemen işe koyulma,
oturup sakinleş
ve isteğinin geçmesini bekle
-Bugünün işini yarına bırakma,
erteleyebildiğin kadar ertele
-Çalışmak insanı yorar
-Gündüz dinlen ki
gece rahat uyuyabilesin
-Başkasının yapabileceği bir işi
yapmaya kalkma
-Oturmak mümkünse
ayakta durma,
yatmak mümkünse oturma
-İnsan yorgun doğar,
dinlenmek için yaşar
-Stresten uzak durmak istiyorsan
sorumluluk alma
(kaynak:coffee news)

Perşembe, Mart 06, 2008

YAŞAMAK


KİMİ ESKİDİĞİ İÇİN YAŞAR,
KİMİ YAŞADIKÇA ESKİR.
NE TOHUMDA KERAMET,
NE TOPRAKTA,
NE BAŞAKTA.
MARİFET YAŞAMAKTA!
(kaynak:bilinmiyor)

Çarşamba, Mart 05, 2008

ÖĞRENMEK


Hayatımda ilk önce
SEVMEYİ
öğrendim,
çünkü sevdikçe kendimi hissettiğimi gördüm.
AFFETMENİN
ne olduğunu anladım
ve affetmenin aslında,
yeni insanlar kazandırdığını gördüm.
Bir gün geçmişime baktığımda
PİŞMANLIKLARIMDAN
üzülmediğimi gördüm,
bunları ben yaşadım çünkü.
Birisini
HATIRLAMANIN
aslında ufak bir telefon görüşmesi kadar
basit olduğunu biliyorum artık.
Birisini kırdıktan sonra
ÖZÜR DİLEMENİN
aslında beni ben yaptığını anladım.
SEN BENİM İÇİN ÖNEMLİSİN
cümlesinin
verilebilecek en büyük hediye olduğunu
buldum.
Bir yerden sonra
KELİMELERİN
mana ifade etmediğini biliyorum.
KAÇIRDIĞIM FIRSATLARIN
aslında bana yeni fırsatlar
yarattığını gördüm.
GÖZLERİN
kelimelerden daha önemli olduğunu
ve yalan söylemediklerini biliyorum.
TELEFONUN
160 karakterine
üzüntünün, mutluluğun ve yıkıntının
sığdığını gördüm.
YAŞAMIN YAŞAMAYA DEĞER OLDUĞUNU
ve
İSTERSEM MUTLU OLACAĞIMI ÖĞRENDİM!
(kaynak:artan ivme dergisi
bahar 2006)

Salı, Mart 04, 2008

BEŞİNCİ DERS


Beşinci Ders :


Önemli olan vermektir..

Yıllar önce hastanede çalışırken,

ağır hasta bir kız getirdiler.

Tek yaşam şansı,

beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi.

Küçük oğlan

aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş

ve kanında

o hastalığın mikroplarını yok eden

antikorlar oluşmuştu.

Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı

ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu.

Küçük çocuk bir an duraksadı.

Sonra derin bir nefes aldı ve

'Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı' dedi.

Kan nakli yapılırken,

ablasının gözlerinin içine bakıyor

ve gülümsüyordu.

Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı,

ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu...

Gülümsemesi de yok oldu.

Titreyen bir sesle doktora sordu :

'Hemen mi öleceğim ?'

Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı,

ablasına vücudundaki bütün kanı verip,
öleceğini düşünüyordu.

(kaynak:internet)

(bu son dersimizdi)