Perşembe, Mart 20, 2008

GÜL YAPRAĞI


Uzakdoğu'da bir budist tapınağı,
bilgeliğin gizlerini aramak için
gelenleri kabul ediyordu.
Burada geçerli olan incelik;
anlatmak istediklerini
konuşmadan açıklayabilmekti.
Bir gün tapınağın kapısına
bir yabancı geldi.
Yabancı,
kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inannılıyordu,
o yüzden kapıda
herhengi bir tokmak,
çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı,
içerdeki budist,
kapıda duran yabancıya baktı:
Bir selamlaşmadan sonra
sözsüz konuşmaları başladı....
Gelen yabancı,
tapınağa girmek
ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu,
sonra elinde
ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü
ve bu kabı yabancıya uzattı.
Bu,
yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar
doluyuz demekti.
Yabancı
tapınağın bahçesine döndü,
aldığı bir gül yaprağını
kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı
suyun üstünde yüzüyordu
ve su taşmamıştı.
İçerideki budist
saygıyla eğildi
ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı.
Suyu taşrmayan bir gül yaprağına
her zaman yer vardı....
(kaynak:internet)

Hiç yorum yok: