Salı, Kasım 30, 2010



BİR SENE'nin değerini anlayabilmek için 
sınıfta kalan  bir öğrenciye sorun.
BİR AY'ın değerini anlayabilmek için, 
prematüre  bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun.
BİR HAFTA'nın değerini  anlayabilmek için, 
haftalık derginin aditörüne sorun.
BİR DAKİKA'nın  değerini anlayabilmek için, 
treni henüz kaçırmış bir kişiye sorun.
BİR  SANİYE'nin değerini anlayabilmek için, 
bir kazayı kılpayı atlatmış bir  kişiye sorun.
BİR MİLİSANİYE'nin değerini anlayabilmek için,  
olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan kişiye sorun.
Şunu unutmayın  ki zaman hiç kimseyi beklemez.
Dün artık mazi oldu.
Yarın ise  muamma.
Bugün ise avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir  armağandır.

(kaynak:Mailler) 

Pazar, Kasım 28, 2010

Öyle bir giderim ki;kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!


‎__
Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet! Yeri gelir susarım.
Canımı çok... yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ''GİT'' de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.
Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki, Hergün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!

___SUNAY AKIN
(kaynak:mailler)

Cumartesi, Kasım 27, 2010

İKİ GEZGİN MELEĞİN HİKAYESİ


İki gezgin melek, 
geceyi geçirmek için 
oldukça varlıklı bir ailenin evinin kapısını çalmışlar. 
Aile, pek kaba bir üslupla,
meleklere yatacak yer olarak
koca malikanenin konuk odalarından birini vermek yerine, 
soğuk bodrumundaki küçük bir köşeyi göstermiş.
Melekler buz gibi odanın 
soğuk ve sert zemininde 
kendilerine yatacak bir yer hazırlamaya çalışırken, 
yaşlı melek duvarda bir delik görmüş 
ve kalkıp deliği onarmaya girişmiş. 
Genç melek, yaşlı meleğe 
bu hareketinin nedenini sorunca, 
yaşlı melek hafifçe gülümsemiş:
Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir...
Sabah malikaneden ayrılan melekler, 
gece bastırınca bir kez daha kalacak yer bulmak umuduyla, 
bu defa çok fakir bir çiftçi ailesinin kapısını çalmışlar.
Son derece misafirperver olan fakir karı koca,
sofralarında nevar ne yoksa meleklerle paylaştıktan sonra, 
onlara rahatça uyumaları için
kendi yataklarını vererek yanlarından ayrılmışlar.
Sabah güneş doğduğunda,
melekler zavallı karı kocayı gözyaşları içinde bulmuşlar: 
Yegane geçim kaynakları olan tek inek de
tarlalarının ortasında cansız yatmaktaymış.
Genç melek bu sefer iyice öfkelenerek 
yaşlı meleğe isyan etmiş:
Bunun olmasına nasıl izin verebildin ?! 
O varlıklı kaba adamın herşeyi vardı 
ama sen kalktın ona yine de yardım ettin. 
Bu iyi yürekli fakir ailenin ise 
o tek inekten başka hiçbir şeyleri yoktu;
buna rağmen onu bile paylaşmaya gönüllü oldular. 
Ama sen o ineği de yitirmelerine izin verdin!
Bunun üzerine yaşlı melek, genç meleğe dönerek şu cevabı vermiş:
Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.
O zengin malikanenin bodrumunda kaldığımız gece, 
duvardaki deliğin dibinde külçe külçe altın saklı olduğunu farkettim. 
Malikanenin sahibi bu kadar açgözlü olduğu için 
ve kendisine verilmiş şans sayesinde edindiği zenginliğin
bir parçasını bile paylaşmaya yanaşmadığı için, 
ben de o deliği öyle bir kapatıp mühürledim ki 
artık arayıp bulsa da açamaz.
Ve devam etmiş:
Sonra, dün gece biz çiftçi ailesinin yatağında uyurken,
Ölüm meleğinin o çiftçinin karısını almaya geldiğini gördüm.
Ben de onun yerine ölüm meleğine ineği verdim.
Yaşlı melek, gülümseyerek bir kez daha eklemiş:
Herşey, her zaman, göründüğü gibi değildir.
Bazen, işler istediğimiz gibi sonuçlanmadığında, 
aslında bizim de başımıza gelen tam da budur işte. 
Eğer inanıyorsanız, yapmanız gereken şey
sadece, 
her sonucun her zaman sizin lehinize olduğuna güvenmektir.
Bunun böyle olduğunu,
ancak belirli bir zaman sonra öğrenebilecek olsanız bile
Bazı insanlar, hayatımıza girerler ve çabucak çıkarlar..
Bazıları ise, dostumuz olur ve bir süre orada kalırlar..
Yüreklerimizde o güzel ayak izlerini bırakarak..
Ve bu, iyi bir dost kazandığımız için,
Bir daha asla eskisi gibi olmayacağız demektir!
Dün, tarih oldu.
Yarın, bir gizemdir.
Bugün ise bir armağan.
Bu yüzden İngilizcede present, 
hem şu an hem de armağan anlamına gelir!
Bence bu çok özel bir şey ..... 
her anı doyasıya yaşayın ve tadını çıkarmaya bakın ...
Hayat, bir kostümlü prova değildir!
Bil ki tam şu anda birisi seni düşünüyor.
Birisi sana değer veriyor.
Birisi seni özlüyor.
Birisi seninle olmak istiyor.
Birisi senin başının belada olmadığını umuyor.
Birisi ona verdiğin destek için sana minnettar.
Birisi elini tutmak istiyor.
Birisi senin adına herşeyin iyi sonuçlanmasını ümit ediyor.
Birisi senin mutlu olmanı istiyor.
Birisi senin onu bulmanı diliyor.
Birisi senin başarılarını kutluyor.
Birisi sana bir armağan vermek istiyor.
Birisi SENİN bir armağan olduğunu düşünüyor.
Birisi seni seviyor.
Birisi senin gücüne hayranlık duyuyor.
Birisi seni düşünüyor ve gülümsüyor.
Birisi üzerinde ağladığın omuzun kendi omzu olmasını istiyor.
BİRİSİNİN, SENİN BU MESAJI ONA OKUMANA İHTİYACI VAR.
Kimseden umutlarını almayın.
Sahip olduğu tek şey bu olabilir.
(kaynak:mailler)

Perşembe, Kasım 25, 2010

Yağmurda otomobil sürmek!


Bu yazı hayatınızı kurtarabilir..
 
SAĞANAK YAĞIŞTA ETKİN GÖRÜŞ
Yoğun bir sağanak altında otomobil kullanırken 
nasıl iyi bir görüş elde edilir?
Neden bu kadar etkin olduğundan emin değiliz; 
bu metodu yoğun yağmur altında sadece bir deneyin.
Bana bu metodu, 
deneyen ve gerçekten işe yaradığını tespit eden
bir polis arkadaşım verdi.
Çok yararlı, hatta gece sürüşünde dahi..
Bu metod yıllarca Kanada Askeri Sürücüleri tarafından kullanılmış.
Birçok sürücü 
yoğun sağanak sırasında silecekleri yüksek 
ya da en hızlı konumda çalıştırır 
ve buna rağmen ön camdaki görüntü netliği yeterli olmaz.
Böyle bir durumla karşılaştığınızda 
hemen güneş gözlüklerinizi takın 
(modeli fark etmez), 
ve mucize!!! 
Aniden görüşünüz, 
yağmur yağmıyormuşçasına mükemmel bir netlik kazanacak.
Aracınızda her zaman;
bir güneş gözlüğü bulundurduğunuzdan emin olun.
Sadece net bir görüşle 
emniyetli bir sürüş gerçekleştirmekle kalmayın, 
bu fikri arkadaşınızla paylaşarak onun da hayatını kurtarın.
Deneyin ve arkadaşlarınızla deneyiminizi paylaşın.
İnanılmaz, cam üzerindeki damlaları hâlâ görüyorsunuz ama 
yağmur suyunun oluşturduğu tabakayı görmüyorsunuz.
Yağmurun yoldaki sıçramasını görebiliyorsunuz. 
Aynı zamanda, 
sollanan ya da takip edilen aracın sıçrattığı sudan kaynaklanan 
körlüğü de bertaraf edebiliyorsunuz 
(ya da güneş gözlüğü kullanmayıp şikâyet edeceksiniz).
Sürücü eğitimlerinde bu küçük ipucunu mutlaka öğretmeliler. Gerçekten de işe yarıyor.
Yoğun BEYAZ ışık veren sis farlarının, 
işe yaramamasının nedeni de benzerdir. 
SARI ışık veren sis farları ise 
gece, tipi ve kar yağışlı havalarda çok işe yarar, 
kar taneleri hemen hemen görünmez olur.
Ama SARI sis farları YAĞMUR ve SİS'te hiç işe yaramaz.
Sıradaki uyarı da çok önemli! 
Kaç kişi bunu biliyor merak ediyorum.
36 yaşındaki bir kadın sürücü, 
birkaç hafta önce bir kaza geçirdi ve araç pert oldu.
Kinburn, Ontario'da yaşayan sürücü, 
Kinburn ile Ottawa arasında seyahat etmekteydi.
Her ne kadar aşırı değilse de, hava yağmurluydu. 
Araç aniden kızaklama yaptı 
ve kelimenin tam anlamıyla havada uçtu...
Kadın ciddi bir şekilde yaralanmadı 
ama aniden meydana gelen bu durum karşısında çok şaşkındı.
Durumu otoyol polisine anlattı ve memur, 
herkesin bilmesi gereken şeyler söyledi:
YAĞMURLU HAVADA ARACINIZI ASLA 
CRUISE KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİN.
Aslında kadın cruise kontrol konumunda sürerek 
ihtiyatlı davrandığını 
ve tutarlı bir hızla sürerek 
emniyetli bir davranış sergilediğini düşünüyordu.
Ama memur ona yağmurlu havada 
aracının cruise kontol konumunda olmasının, 
kızaklama yapmasına 
ve lastiklerin asfaltla temasının kesilmesi ile 
aracın yüksek oranda hızlanmasına 
ve tıpkı bir uçak gibi kalkışa geçmesine neden olabileceğini anlattı.
Kadın başına gelenin aynı memurun anlattığı gibi olduğunu söyledi.
Memur tüm araçların güneşliklerinde 
hava yastığı uyarısı ile birlikte 
şu uyarının da yazılı olması gerektiğini söyledi:
YOL ZEMİNİ ISLAK YA DA BUZLU İSE 
KESİNLİKLE CRUISE KONTROL KONUMUNDA SÜRMEYİNİZ.
Bizler genç çocuklarımıza 
cruise kontrol konumunda güvenli bir hızda sürmelerini söylüyoruz, ama cruise kontrolünü sadece yol zemini KURU iken kullanın demiyoruz.
 
NOT: 
Bazı araçlarda silecekler çalışır durumdayken 
Cruise Kontrol Modu' nu devreye almanıza izin vermeyen 
bir sistem bulunmaktadır.
Eğer bu bilgiyi diğerleri ile paylaşırsanız 
ve paylaştığınız kişilerden sadece bir kişi bile bilmiyor olsa, 
her şeye değecektir!... 
Bir hayat kurtarmış olabilirsiniz!... 
(kaynak:mailler)


Pazar, Kasım 21, 2010

BİZ ÖĞRETMENLERE NE GÜZEL İŞİNİZ VAR BOL TATİLİNİZ VAR,


YATA YATA PARA KAZANIYORSUNUZ DİYENLER HAKLI. 
AŞAĞIDA ÖĞRETMENLERİN YAPTIKLARI İŞLERİ OKUYUNCA ÖĞRETMENLİĞİN GAYET BASİT BİR MESLEK OLDUĞUNU SİZ DE GÖRECEKSİNİZ.
ŞAYET OKUMAYA DAYANABİLİRSENİZ:

1- Toplantılara katılınacak,
2- Yıllık plan yapılacak
3- Günlük plan yapılacak
4- OGYE çalışmasına katılınacak
5-TKY çalışmalarında bulunulacak
6- Nöbet tutulacak
7- Sınıflar düzenlenip panolar hazırlanacak
8- Toplantılar hafta sonları veya ders saatleri dışında yapılacak
9- Kurumların açtığı sınavlara ucuz iş gücü olarak gidilecek,
10- Seçimlerde zorunlu olarak sandık başkanı olunacak
11- Envai çeşit tören, kutlama vb. programa katılınacak.
12- Her hafta tüm öğrenciler için ve tüm derslerde değerlendirme formları doldurulacak.
13- Kişisel dosyalar her dönem sonunda doldurulacak.
14- Öğrenci tanıma fişleri doldurulacak.
15- Portfolyo dosyalarına hiçbir çalışma getirmeyen öğrencilere çalışmalarını getirmeleri için yalvarılacak.
16- Öğretmenliği öğretmenlerden iyi bilen velilere dert anlatılacak.
17- Sosyal kulüp çalışmaları ve toplantıları yapılacak.
18- Rehberlik çalışmaları, anketleri yapılacak ve raporları tutulacak
19- Ders işlemek yerine internetteki ve kitaplardaki bilgileri bize okuyarak "bak okuyan toplumuz" imajı veren insanların zorunlu seminerlerine katılınacak.
20- Pansiyonda nöbet esnasında öğrencilerin yemek etüt, uyku, banyo, hastalık, can sıkıntısı, aileden ayrılık sendromu, koğuş ve oda düzeni durumlarına bire-bir müdahil olunacak.
21- Sınırsız sorumluluk, öğrenci takılıp düştüğünde polise ifade verilecek. Hiçbir dayanağı olmaksızın dayakçı öğretmen olmakla suçlanılacak.
22- Öğrencilere çalışma kâğıdı hazırlanacak
23- Öğrencilere yarın ne gibi etkinlikler yaptırabilirim diye düşünülecek
24- Velilerle görüşülecek
25- Teneffüslerde çocukların şikâyetleri dinlenecek
26- Panolara asılan şeyler belli aralıklarla dosyalanacak
27- Her hafta rehberlik ve sosyal etkinlikler dersi için tutanak tutulacak
28- Toplum hizmeti için zaman yaratılacak
29- 40 dk içinde yüz kere öğretmenim diyen bücürlere efendim denilecek
30- Kavga edenler ayırt edilecek, kafası gözü yarılanlara pansuman yapılacak,
31- Değerlendirme testleri hazırlanacak
32- Değerlendirme testleri evde değerlendirilecek,
33- Üstüne saldıran veliler ikna edilecek,
34- Bilgi yarışmalarına öğrenci hazırlanacak,
35- Öğrencilerin evlerine gidilip hal hatırı sorulacak,
36- Saha çalışması yapıp okula gelmeyen öğrencileri toplayacak ve okula getirecek,
37- Temizlik, spor, fotokopi, demirbaş, sabun, tuvalet kağıdı için para toplanılacak,
38- Taşımalı öğrencileri sabah servisten inerken sayıp kontrol edilecek,
39- Öğle yemeğinde listeden çağırıp sıraya koyulacak,
40- Okul çıkışı öğrenciler servislerine bindirilecek.
41- Belirli Gün ve Haftalarla ilgili program hazırlanacak,
42- Öğrencilere katılım için yalvarılacak,
43- Belirli günler ile ilgili pano hazırlanacak,
44- Panolar için yazı ve şiirler, bulunacak ya da kontrol edilecek.
45- Veliler okulda bilgilendirilip, eğitilecek
46- Kanuni hak olan sevk ve izin istenirken mahcup, hafif ve ince bir sesle rica edilecek ve sevk dersin olmadığı bir zamana denk getirilecek, hasta hasta derslere girilecek, bazı yerlerde muayene saati sevke yazdırılacak (diğer çalışanlara da mesai dışında mı sevk alın deniliyor acaba).
47- Veli toplantıları yapılacak.
48- Okul aile birliği toplantılarına katılınıp velilerin kahırları dinlenecek.
49- Her dönem ve gerektiğinde zümre toplantıları yapılıp tutanak hazırlanacak.
50- Yeni müfredat konusunda veliler bilgilendirilecek.
51- Gözlem dosyaları tutulacak
52- Etkinlik yaptırılacak(yapmayanlara bir şey yapılmayacak)53- Sınıf başkanı, kitaplık görevlisi, temizlik başkanı seçilip görevlerini yapıp yapmadıkları günlük olarak takip edilecek.
54- Hizmetlilere ya da idareye bildirilen temizlik, tamirat ve görüşler bu kişiler tarafından dikkate alınmayacak.
55- Gelen giden evrak defteri doldurulacak
56- Laboratuar düzenlenecek, temizlenecek
57- Müdür ve müdür yardımcılarının yapmak istemedikleri görevler yapılacak
58- Çocukların elbise, saç, tırnak temizliği ile ilgilenilecek.
59- Deneyler, gözlemler, etkinlikler için hazırlık yapılacak.
60- Beslenme saatinde beslenme yaptırılacak.
61- Başarısızlığın sebebi araştırılacak.
62- Mahallede kavga edenlerin aileleri okulda dinlenecek.
63- Müdür Beye hesap verilecek.
65- Dersi boş olan, derslerine branş öğretmenleri giren (özellikle sınıf öğretmenleri) öğretmenler, ''İşlerim var şu boş sınıfa derse giriver'' diyen idarecilerin derslerine girilecek.
66- Birilerine ek ders ücreti verebilmek için açılan seminer, hizmet içi eğitim vb. şeylere gerçekten ihtiyacı olup olmadığını bilmeden, sormadan zorunlu olarak ders saatleri dışında katılmak zorunda kalınacak.
67- Sorumluluğu çok yüksek olan nöbetçilikler yapılacak.
68- Son zamanlarda artık iyice raydan çıkan eğitim sisteminde öğretmenlikten çok dadılık yapılacak.
69- Müdür ve müdür yardımcılarının imalı ve iğneli sözlerine kulak asılmayacak, duymazlıktan gelinecek.
70- Spor parası toplanacak.
71- Yakacak ve ihtiyaçlar için aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak
72- Onur kurulu ve disiplin kurulu toplantılarına katılınacak
73- Nöbet günü ve diğer günler öğrencilerin kılık kıyafet kontrolü yapılacak
74- Nöbet defterine gelmeyen öğretmen yazılacak ve sınıf defteri imzalanacak.
75- Zaman zaman öğrenci çantalarına arama yapılacak
76- Okula getirilmesi yasak olan eşyalar için tutanak tutulacak ve bu eşyalar ailelerine teslim edilecek.
77- Aidat toplanacak hatta vermeleri için yalvarılacak
78- Nöbetlerde mıntıka temizliği yaptırılacak.
79- Ünitelendirilmiş Yıllık Plan Yapılan Açıklamalar
80- İş Günü Takvimi
81- Ünite Süre Çizelgesi
82- Yıllık Çalışma Programı
83- Haftalık Ders Programı
84- Ünite Çalışma Dosyası
85- Sınıf Ders Defteri
86- Deney defteri Raporu
87- Gezi Planı
88- Öğrenci Kişisel Robşayanı
89- Öğretmen Not Defteri
90- Kitaplık ve Defteri
91- Çevre İncelemesi
92- Tebliğler Dergisi Fihristi
93- Sınıf Demirbaş Listesi
94- Ders Dışı Etkinlik Dosyası
95- Yazılı Kağıt ve Cevapları
96- Ödev Listesi-Ödevler
97- Dershane Araçları
98- Koordinasyon Kurulu Kararı
a. Cümle Listesi
b. Metin Defteri
c. Metinler
d. Kontrol Tablosu
99- ?????????????????????
100. Teneffüslerde ve öğlen aralarında çocukların sorunlarını dinleyecek, varsa anlamadıkları ya da çözemedikleri derslerin sorularını cevaplayacak.
101. Evde yazılı okuyacak, çalışma kâğıdı, performans -proje ödevi hazırlayacak.
102. Tüm bu okul işlerinden zaman kalırsa kendine, evine varsa eşine ve çocuğuna zaman ayıracak.
103. Okul idarecilerinin yapamadığı e-okul, ilsis vb. işleri yapacak
104. Sınıfını boyamak için boyacılık yapacak.
105. Okul idaresinin velilerden toplaması gerektiği paraları toplayacak.
106. Bir çocuğun burnu kanasa çocuğun başında hastanede refakatçi olacak.
107. Gerektiğinde sınıfını temizleyecek.
108 köy okullarının sobaları yakılır.
109 tuvaletler her hafta düzenli olarak temizlenir.
110. Bozulan sandalye, masa idareciye bildirilir, o ilgilenmezse hizmetliye oda benim işim değil dedikten sonra tamiri yapılır.
111. Okul önlerinde trafik kazalarını engellemek için gönüllü trafik memuru olunur,
112. Okul önlerine gelen it, çakal ve uğursuz takımı okulun huzurunu bozmasın diye okul müdürüne bildirilir, nöbetçi öğretmen değil misin ilgilen dedikten sonra çocuklarla konuşulup uzaklaştırılır.
113. Çocuğunu azarladı diye öğretmeni tehdit eden veliden korumak üzere diğer öğretmen arkadaşla mesai çıkışında durağa kadar beraber gidilir. Bir gün yanında gitmezsin velinin öğretmene saldırdığını duyarsın hastanede ziyaretine gidersin.
114. Yukarıdaki madde başından geçen öğretmenin hiç suçu olmadığı halde ceza alabilirim korkusuyla ne öğrenciye ne de veliye hiç bir şey yapamadığını duyar sinirden isyan edersin.
115. Okulun zaten olmayan eğitim öğretim araçları için çevrede çalışma yapılır,
116. On Dokuz Mayıs, Yirmi Üç Nisan, Yirmi Dokuz Ekimlere öğrenci çalıştırırsın.
117. Bayramlara öğrenci çalıştırmak için dersten bir saat erken gelirsin MEB'nın haberi bile olmaz ama bayram günü okula gelmiyorsun diye (ne demek oluyorsa) ek dersin kesilir sinirden küplere binersin.
118. Okuma bayramı düzenlersin.
119. Okul Aile Birliği çalışmalarına katılırsın.
120. Bölge zümre öğretmenler kuruluna katılırsın.
121. Sosyal etkinlikler kuruluna katılırsın bütün özel günlerin kutlamalarında çalışırsın.
122. Okulun elektrik tesisatında sorun olduğu zaman çözüm bulur tornavidayı eline alırsın.
123. Elektrikler kesilir, veli öğrenciyi almaya gelmez çocuğu evine kadar götürürsün, anneyi evde bulamaz komşuları arar sonunda bir komşuda konken partisinde bulursun. Veli çocuğu almayı unuttuğunu söyler tımarhaneye bir adım daha yaklaştığını hissedersin.
124. Öğrenci kütüklerine bilgileri girersin, aynı bilgileri e okula, öğrenci tanıtma kartına ve ruhsal dosyalara da girdiğin için öğrencinin ev adresine kadar her şeyini ezberlemiş olursun.
125. Veli toplantıları yaparsın veliler toplantıya katılmadığı gibi akşamı gelir benim çocuğun durumu nasıl öğretmen bey der anlatırsın.
126. Okul gezileri düzenlersin, piknik düzenlersin, yılsonu partisi düzenlersin, pilav gününü ayarlarsın, sonunda kendini Ahmet San zannetmeye başlarsın.
127. Önemli günler ve haftalarda okul ses düzenini ayarlarsın. İşleri ileri götürür dizüstü bilgisayarınla müzik parçalarının çalınmasını sağlar kendini dj zannedersin. Hatta daha da ileri götürüp düğünlere ton maister olarak katılırsın.
128. Okul bahçesine fidan diker sulanmasını sağlarsın.
129. Öğrenci doğum günlerini ezberler zamanı gelince kutlarsın.
130. Okul ve sınıf duvarlarını çok dikkatli kullanırsın nitekim hazırlaman gereken pano vs.ler var olan duvar büyüklüğünden fazladır.
131. Okulun tamirat tadilat işlerini ME üstlenmediği için iş başa düşmüştür eşe dosta haber salar, firmalarla görüşüp sonunda askerler ve belediye sayesinde halledilmesini sağlarsın.
132. Çalışmayan bütün okul araç gerecinden haberdar olur nasıl çalıştırılabileceği üzerine düşünürsün.
133. Tam yastığa başını koyarsın ki bugün Meltem'in babasının öldüğü haberi aklına gelir iki gözün iki çeşme ağlarsın.
134. Bir öğretmen, bir dolap ve kırk üç öğrenci küçük bir sınıfa nasıl sığar bilmecesini çözmen için tam bir yılın vardır her türlü kombinasyonu dener sonunda çözümün olmadığını fark edersin ama yapacak bir şey yoktur.
135. Öğrencinin defterine yazdırdığın ödevi veliler de bilsin diye okul kapısına da asarsın akşam tam televizyonda eğlence seyrederken telefonda kaba bir ses "Haaa ögretmen hoca çocuğun ödevi ne ola?" sorunsalıyla karşı karşıya kalırsın bir de ona ödevi anlatırsın.
136. Çocuklara verdiğin ödevleri derste kontrol edersin.
137. Ödevini yapamayan ya da yanlış yapan öğrenciyle teneffüslerde ödev yaparsın.
138. Çocuklara en güzel hikâye kitaplarını en ucuza almak için kırtasiye kırtasiye dolaşırsın.
139. Okula gelen müfettişlere takla atar sınıfının ne kadar çalışkan olduğunu anlatmaya çalışırsın.
140. Sen teneffüste öğretmenler odasında otururken sınıfa giren veli öğrenciyi alır götürür. Her yere telefon açar sonunda ne olmuş ki cevabını alırsın.
141. Öğrencilerin dersi anlayamayacağını düşünüp ek materyaller ve çalışmalar hazırlarsın.
142. Yapamayan ve bireyselleştirilmiş eğitim programına sahip öğrenciler için farklı çalışmalar yapmaya çalışırsın.
143. Okula gelen sinemanın, tiyatronun biletlerini satar bilumum satıcıların uğrak mekânı halini alırsın.
144. Çocuklarının sınıfta çekilen fotoğrafları için veli ile satıcı arasında arabulucu görevi yapar ikisi beşe olmaz mı hocam sorusuna çare aramaya çalışırsın.
145. Karnı, başı ve bilumum organları ağrıyan öğrenciler için eve telefon açar gelip çocuğu almasını istersin.
146. Beslenme saatinde öğrencilerin beslenmelerini yapmaya yardımcı olur, sütlerini açar, meyvelerini soyar, dökülenleri temizlersin.
147. Burnu akan öğrencinin burnunu temizlersin.
148. Okula yeni gelen öğrenciyle bahçeye çıkar oyunlar oynarsın.
149. Beden eğitimi derslerinde beşinci sınıf öğrencisine koşu yarışı yaparsın. Yenilirsen yaşlandığını artık kabul etmeye başlarsın.
150. Birinci sınıf öğrencileri teneffüslerde amca şu çocuk bana "dıt dıt dıt dıt dıt." dedi der sen de ona hem nasıl söylenmesi gerektiğini, seninde bir öğretmen olduğunu anlatmaya çalışır, çocuğu rahatsız edeni bulup cezalandırırsın.

151. Öğrencilere yazılı, sunu, değerlendirme testi, konu testi, ünite değerlendirmesi hazırlamak için saatlerini harcarsın bir de bunların değerlendirilmesi vardır.
152. Deprem, yangın tatbikatı yaparsın, gerçek zannedip korkan öğrencileri sakinleştirirsin.
153. Bayramlar, önemli günler ve haftaların yapılabilmesi için okula izin dilekçesi yazar, olup bitenlerin tutanaklarını tutarsın.
154. Civcivleri doğuran, inekleri ağıldan çıkaran MEB tarafından basılıp TTKB tarafından değerlendirilen kitapların yaptığı hataları düzeltmek için raporlar hazırlar öğrenciler bunların hatalarını anlatırsın.
155. İki satır harf yazmakla sözcükleri birer kez yazmakla okuma yazma öğrenileceğini zanneden okuma yazma öğren(em)iyorum kitabıyla çocuklara okuma yazma öğretmeye çalışacaksın.
156. "tulete tittem" (tuvalete gideceğim) diyen çocuğun okuma yazma öğrenemeyeceğini daha kalemi bile tutamadığını söylediğin halde veli bu konuda ısrarlı olacak mecburen okulda tutacaksın. Ancak okuma yazma öğrenemediğinde yine sen suçlu olacaksın.
157. Kurallara uymayan bir çocuğa müdahalede bulunacaksın çocuk öğretmen beni dövdü diyecek. Soruşturmalarda derdini anlatmaya çalışmayacaksın.
158. Yurdumun daha polisinin giremediği yerlerinde askerin tek başına dolaşamayacağı dağlarında tek başına görev yapacaksın.
159. Üç yüz bin kişilik öğretmen içinde bir tanesi öğrenci dövdüğü için dayakçı öğretmenler olarak anılacaksın. Bunu kimseye anlatamayacaksın.
160. Teneffüslerde tam sohbet ortasında öğretmenler odasına gelen öğrencinin kanayan yerlerini pansuman edeceksin.
161. Okuyan öğrencilere kırmızı kurdele dağıtacaksın. Alamayanlar ağlayacak neden alamadığını anlatacaksın.
162. Yazı defteri, kitabı, resim defteri, boyaları ve bilumum malzemesi olmayan öğrenciyle ders yapmaya çalışacaksın.
163. Okulun ilk haftası okula gelen öğrencilerinden ağlayanlara kendinin sevdirmeye çalışacaksın.
164. Sınıfının daima temiz olmasını sağlayacaksın.
165. Öğrencilerin sınıfa getirebileceği malzemelerle deneyler tasarlayacaksın.
166. Malzeme getirmeyen öğrenciye farklı çalışmalar bulacaksın.

167. Sabah öğrencilerden önce okulda olup sobayı yakacaksın.
168. Karlı havalarda ayakları ıslanan ve lastik ayakkabıları içinde donma tehlikesi yaşayan öğrencilerinizin ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp, sobanın yanında kurutup, tekrar giymelerini sağlayacaksın. (1. sınıf olunca çok daha fazla için burkularak)
169. Her teneffüs bir yerlerini inciten kanatan öğrencilerinize pansuman yapacaksın
170. Bu kadar olumsuz koşullarda işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışırken gelen müfettişlerin duvardaki panoların neden simetrik olmadığını sorduğunda estağfurullah çekerek cevap vermek.
171. Aslında idarenin yapması gereken 4-8. sınıfa kadar öğrenci notları, aldıkları belgeler elektronik ortama aktarılacak,
172. Bir dönemde kaç kitap okuduğu e-okula yazılacak,
173. Bilgisayar kullanmasını bilmeyen müdür yardımcılarına derse girmeyip yardım edilecek,
174. Okul çıkışlarında etüt yapılacak,
175. Hafta sonu kursa girilecek,
176. Her dönemin başında ve sonunda zümre öğretmenler tarafından müfredatı değerlendirme raporu yazılacak ama bu raporlar bir tek Allahın kulu tarafından adam gibi okunmayacak, öğretmenler müfredatla ilgili aynı sıkıntıları yaşamaya devam edecek...
177. Okul sitesini yapacaksın. (Bazıları gönüllü yaptı vazifemiz olmamasına rağmen.)
178. Olmadı üstüne İl,İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü sitesini yapmaya çalış...

BİR DE BİZ ÖĞRETMENLER ÇOK YORULUYORUZ DERİZ. 
ŞUNCACIK İŞ YAPMAKLA HİÇ İNSAN YORULUR MU?
(kaynak:mailler)

Cumartesi, Kasım 20, 2010

DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ

Çocukların sevgi görmeye ihtiyacı vardır.
Özellikle de hak etmedikleri zaman… 
(Harold Hulbert)

Cuma, Kasım 19, 2010

Büyükanne ve Dedenin evindeki telesekreter





Günaydın ... 
Şu anda evde değiliz, 
lütfen mesajınızı bip sesinden sonra bırakınız. 
Biiiiiiiiyyyp.

Eğer çocuklarımızdan biri iseniz, 
"1" e basınız. 

Daha sonra 1 ile 5 arasında ,
dünyaya geliş sırasına göre kim olduğunuzu belirtiniz.
  
Eğer çocuklarla kalmamızı istiyorsanız,
"2"ye basınız.

 Eğer arabayı ödünç almak istiyorsanız,
"3" e basınız.

 Bizlerden yıkama ve ütü yapmamızı istiyorsanız,
4"e basınız.

 Çocuklarınızın bu gece bizde kalmasını istiyorsanız,
5"e basınız.

Okuldan torunlarımızı almamızı istiyorsanız,
"6"ya basınız.

Pazar günü için yemek hazırlamamızı istiyorsanız, 
ya da eve servis edilmesini tercih ediyorsanız,
"7"ye basınız.

 Bize yemeğe gelmek istiyorsanız,
"8"e basınız.

Sorun para ise,
"9"a basınız.

Bizi yemeğe davet edecekseniz, 
ya da bizi tiyatroya götürmeyi arzu ediyorsanız, 
hemen konuşmaya başlayın,,, 
DİNLİYORUZ...!!!!

(kaynak:mailler)

Çarşamba, Kasım 17, 2010


Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış,
NASIL  akıllılarmış anlatamam.
Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları 
dağdaki bilge BİR  adama götürmeye karar vermiş.
Kızlar, bilge adamla
bir süre çok mutlu olmuşlar   
ama sonra sıkılmaya başlamışlar, 
"Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım" 
diye düşünmüşler
.........Kızlardan biri bir gün
" Buldum! " diye sevinmiş."
İki elimin arasında bir kelebek koyacağım 
ve bilge adama soracağım "
Avucumun içinde bir kelebek var. 
Canlı mı, ölü mü?
  "Ölü" derse kelebeği bırakacağım,
 canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım.
Her ne derse desin cevabı bilemeyecek.
Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.
(Şimdi lütfen siz de yapın. 
Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde
ellerinizi birleştirin ve uzatın. 
Ben açın deyinceye kadar da açmayın).

Ve sormuş:
"Avucumun içinde bir kelebek var: 
Canlı mı, ölü mü?
Bilge adam cevap vermeden önce 
uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış ve cevaplamış:
"Senin elinde kızım. Senin elinde........." 
canlı kalması da senin elinde ölü olması da.....

Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza..
Nerede mi?
Açın avucunuzu..
Sizin ellerinizde: Tam avucunuzun içinde .

Bir Portekiz atasözü der ki:
“Yaşadıkça yaşlanmazsınız, yaşamadıkça yaşlanırsınız.”  

(kaynak:mailler)

Pazartesi, Kasım 15, 2010

BAZEN


Bazen alabileceğin en büyük intikam;
affetmektir... 
Ve bazen karşındakine verebilecek en güzel cevap 
gülüp geçmektir!...
(kaynak:mailler)

Cumartesi, Kasım 13, 2010

KADINSAN...!


Yürüyünce güller açacak önünde,
Ağlayınca inciler dökülecek.
Güneş seninle doğup seninle batacak.
Vermeyi de almayı da bileceksin doyuncak.
Sert olacaksın yerinde, yerinde yumuşacık.
Söz dinleyip susmayı da bileceksin usulcacık… KADINSAN...!
Kadınsan kadın gibi olacak,
Adam gibi adamı seveceksin
İşveyi, nazı, cilveyi, gülüp eğlenip raksetmeyi
Oyun bileceksin kadınsan…

Süründürüp yalvartmayı, tutsak edip bağlamayı,
Kaçmayı kovalamayı, av olup avlamayı,
Gözlerinden niyetini, istemez görünüp istemeyi
Bileceksin kadınsan… Akıllı olacaksın kadınsan.
Leb demeden leblebiyi,
Nereden gelinip nereye gidildiğini,
Rüzgarın nerden estiğini.
Çevirip yelkenleri, çekmeyeceksin boşa kürekleri…
Anlatınca dinlemeyi, konuşunca dinletmeyi,
Sorulunca söylemeyi bileceksin kadınsan…
Doğurgan olacaksın kadınsan.
Çatır çatır sancılı olsa da analık,
Adam edip adamı,
Birlikte büyüteceksin onu da kendini de…
Taş basıp bağrına, gıkını çıkarmayacak
Gün gelip elin öpüldüğünde öğüneceksin kadınsan…
Sefil etmeyeceksin kocanı, evladını,
Aşını, ekmeğini kotaracak
Gözünü budaktan sakınmayacak
Sözünü kimseden esirgemeyeceksin…
Varı yoktan yaratmayı,
Tozu kiri paklamayı,
Lafı sözü aklamayı,
Kusurları saklamayı,
Karanlığı dağıtmayı
Bileceksin kadınsan…
Kırılgan olmayacaksın kadınsan.
Ağlatanı ağlatacak, kapını kapatacaksın.
Diz çöküp yalvaranı affedip okşayacaksın…
Basan olursa damarına, çattın mı hele kaşlarını,
Ateşle oynayacak, bir koyup bin almayı
Bileceksin kadınsan…
Sabırlı olacaksın kadınsan.
Ateşin suyun keyfini beklemeyi,
İlmek ilmek çile üretmeyi,
Bazen önde olup bazen çekilmeyi
Düğümleri tek tek çözmeyi
Bileceksin kadınsan…
Derin tasasız uykuları özleyecek,
Açlığa yokluğa katlanacak,
Alnının terini biriktirecek,
Kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim
Diyeceksin kadınsan.
Ağlamayı öğreneceksin, çareler tükendiğinde.
Yırtınıp dizlerini döverek, başını taşlara vurarak
Burnunu çekip için için de…
Elin kolun bağlandığında, tuz bassalar yarana
Sessiz çığlıklar atmayı, bağırmayı, isyanı da
Öğreneceksin kadınsan…
Yılmayacaksın kadınsan.
Zalimse kocan, nankörse bir de evladın
Ardından gideceksin yazgının…
Yıkılsa da evin ocağın kesseler akmayacak kanın.
Taş taş üstüne koyup yeniden
Sarıp bir bir yaralarını başlayacaksın en baştan…
Dayanacaksın kadınsan.
Ateşlerde yanmaya, rüzgarlarda savrulmaya,
Köpek olup yalvarmaya, dolmaya boşalmaya.
Sözün ağırına, sevginin arsızına.
Kurtlar kemirse de içini, kudursan da ihtirastan
Dayanacaksın ihanete, yalana…
Alışacaksın kadınsan.
Bahara kışa, gündüze geceye,
Çevrime döngüye, erimeye çürümeye…
Gidip te dönmeyene, kadir kıymet bilmeyene
Alışacaksın…
Anlayacaksın ateşin sıcak, suyun soğuk,
Taşın sert, bıçağın keskin olduğunu.
Anlayacaksın aşkın yalan, sevginin gerçek olduğunu.
Kollarında olanınsa yanında olmadığını.
Anlayacaksın kadınsan…
Kadınsan kadın gibi olacak,
Adam gibi adamı seveceksin


(kaynak:mailler)


Perşembe, Kasım 11, 2010

ŞEYTAN HATASINI NASIL BİLMEZ?


KISSADAN HİSSE
Günlerden birgün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış 
ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.
Şeytan kadını epeyce izledikten sonra 
yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.
Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını 
aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış 
debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş
Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş.
Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın 
eline geçirdiği odunu buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp 
bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi,
ineğin ´gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş.
Silah sesini duyan koca , 
karısını yerde cansız yatar 
babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş.
Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam , 
bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş.
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan 
"BU FELAKETİ DE BANA YÜKLERLER,
BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA BEN NE YAPTIM ŞİMDİ" 
demiş.

 (kaynak:mailler)

Salı, Kasım 09, 2010


SANMAYIN ON KASIMDIR ÖLÜMÜ
ATATÜRK NE ZAMAN ÖLÜR ;
BİLİR MİSİNİZ ?
''EĞER SON ATATÜRKÇÜ DE ONUN İZİNDEN GİTMEKTEN VAZGEÇERSE ''
İŞTE O ZAMAN ÖLÜR.
(kaynak:mailler)


Pazar, Kasım 07, 2010

BİR GÜN GELİP


ß¡r qün qelip: ' ßen mi dünya mı ?'diye soracaksın..
ßen dünya diyeceqim 
ve SeN çekip qideceksin ama bilmeyeceksin ki 
ßeNiM DüNyaM SeNsinNn..
 (kaynak:mailler)

Cuma, Kasım 05, 2010


Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir deniz subayı idi.
Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla 
gözlerini kaybetmişti genç kadın ve asla göremeyecekti. 
Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği öğrenince yıkılmış
ve kend i kendine bir söz vermişti. 
Günler geçiyordu.
Kadın her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, 
çok sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu.
Eşinin bu içine kapanık, karamsar hali kocayı çok üzüyordu.
Birden aklına eşinin eski işi geldi.
Geri dönmesini isteyecekti.
Ama bunu ona nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan ve neşesizdi. 
Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı.
Karısı dehşetle gözlerini açtı:
Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı. 
Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını 
ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini söyledi.
Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu.
Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti 
çünkü eşini çok seviyordu ve onu kırmak istemiyordu.
Her sabah eşini işine bırakıyor ve akşamları da alıyordu fedakar koca.
Günler böyle ilerledi, karısı eskisinden biraz daha iyiydi.
Fakat kocası daha fazlasını istiyordu, 
kendisine söz vermişti sonuna kadar gidecekti.
Akşam karısına:Artık işe kendin gidip gelmelisin, dedi.
Kadın şaşırmıştı.Bunu asla yapamayacağını söyledi.
Kocası ısrar edince onu yine kıramadı ve bütün cesaretini topladı.
Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. 
Sabahları kadın artık otobüs durağına kendisi gidiyor, 
otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek işine gidebiliyordu.
Günler günleri kovaladı, hiç bir problem yoktu.
Yine bir gün otobüse binerken, şoför:
Sizi kıskanıyorum, hanımefendi dedi.
Kadın kendisine söylenip söylenmediğini anlayamadan, neden diye sordu.
Şoför:
Çünkü her sabah sizin arkanızdan bir deniz subayı genç adam otobüse biniyor
ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakıyor, 
otobüsten indikten sonra yeşil ışıkta yolun karşısına geçmenizi bekliyor 
siz binaya girdikten sonra arkanızdan öpücük yollayıp size her gün sevgiyle el sallıyor, 
dedi. 
HERKESİN BU KADAR SEVMESİ VE SEVİLMESİ, 
HEPSİNDEN DE ÖNEMLİSİ 
BÖYLE BİR SEVGİYİ HAK EDECEK İNSANI BULMASI DİLEĞİYLE...

Çarşamba, Kasım 03, 2010

Hayat bizi resmen dört işlemle sınar.
Gerçeklerle çarpar,
ayrılıklarla böler,
insanlıktan çıkarır
ve en sonunda
kendini topla der..