Cumartesi, Nisan 30, 2011

güzel söz


etrafınıza dikkatlice bakın; 
muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur.
(kaynak:face)

Cuma, Nisan 29, 2011

güzel

GELMEDİ Kİ    GİTSİN...


(ayşe kulin"hayat"adlı kitabından)

Perşembe, Nisan 28, 2011

HAYATIMIZDA BU DÖRT İŞLEMİ HER ZAMAN YAPALIM


‎(+) Gereksiz insanları başına toplama.
(-) Kim olursa olsun sana kattığı birşey ...yoksa hemen onu hayatından çıkart.
(/) Kimse için hayatını bölme,yaşamaya devam et.
(x) Gerçekleri kendi yüzüne de olsa çarpmayı bil.
(kaynak:face)

Çarşamba, Nisan 27, 2011

'Keşke'...

αmα bir gün onu kaybettiğinde geç kalınmış tek bir söz: 
'Keşke'...
(kaynak:face)

Salı, Nisan 26, 2011

[ATATÜRK]



Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız.
Doğuşumdaki tek olağanüstülük 
Türk olarak dünyaya gelmemdir. 
[ATATÜRK]


Pazartesi, Nisan 25, 2011

Duvar Fotoğrafları


Türkler kahramadırlar, dostlarına zarar vermezler. 
Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, 
sözünden dönmez,
iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. 
Böyle bir ulusla el ele vermek 
yeryüzünde her zorluğu yenmek için 
sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Comenius (Çek Bilgini)
(kaynak:face)

Cumartesi, Nisan 23, 2011

Ulusal egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun!

Hiç şüphe yok, 
devletimizin ebedi müddet yaşaması için, 
memleketimizin kuvvetlenmesi için, 
milletimizin refah ve mutluluğu için,
hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için 
ve bütün kutsal kavramlarımız 
ve nihayet her şeyimiz için 
mutlaka en kıskanç hislerimizle, 
bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle 
millî egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz.
Mustafa Kemal ATATÜRK
(kaynak:face)

Cuma, Nisan 22, 2011

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI

ULUSAL EGEMENLİKÖYLE BİR IŞIKTIR Kİ,
ONUN KARŞISINDA ZİNCİRLER ERİR,
TAÇ VE TAHTLAR YOK OLUR!
SEVGİLİ ÇOCUKLAR,
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!
(öğretmen)

Perşembe, Nisan 21, 2011

sebebim


Ister evli,ister bekar olun.Ama mutlaka bu yazıyı okuyun...


Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.
Elli yaşlarında gösteren adam, 
görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. 
Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. 
Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. 
"Sapasağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, 
belki benden daha zengindir" diye düşündü. 
Zaten canı çok sıkkındı, bir de sinirlenmişti.
Alaycı bir ses tonuyla:
- Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.
- Hayır çikolata parası lazım!
Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. 
Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.
- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?
- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.
- Bugün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?
- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.
- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?
- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.
- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.
- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. 
Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.
Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. 
O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. 
Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. 
Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. 
Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü.
Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.
Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. 
"Acaba söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.
- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.
- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. 
Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.
- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.
Adam çekingen çekingen oturdu yanına.
- Yok mu eşin dostun, borç alacak akraban?
- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.
- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?
- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.
- Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. 
Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.
- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.
- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? 
Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.
- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.
- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. 
Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. 
Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım.
Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. 
Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?
- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. 
Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. 
Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada?
Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.
- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. 
Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?
- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. 
Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. 
Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.
- Sizin mutluluğunuzun sırrı bumu ?
- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.
- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?
- Küçük kızı severek.
- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?
- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. 
O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.
- Nasıl yani ?
- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. 
Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. 
Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?
- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır 
"babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. 
Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. 
Güzelsin demem de yetmez ona. 
" Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.
- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. 
Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. 
Ona"bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. 
"Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.
- Hiç kavga etmezmisiniz siz?
- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. 
Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.
- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.
- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. 
En ciddi ya da en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. 
Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. 
Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. 
Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. 
Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.
- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. 
Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.
- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. 
Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. 
Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. 
Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. 
Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.
- Haklısında bende bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.
- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. 
Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. 
Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu.
Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. 
Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. 
Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim 
ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.
Adam ayağa kalktı.
- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. 
Sen de git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.
- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.
- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.
Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, 
bin bir teşekkür ederek evginin yolunu tuttu. 
Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı. 
Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. 
Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.
- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.
İnci hiç konuşmadı.
- Sorsana "niye" diye.
İnci kızgın kızgın:
- Niye? diye sordu.
- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, 
dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.
- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.
- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. 
Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. 
Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım"
Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.
- Özür dilerim seni kırdığım için.
Sonra Bülent yere diz çöktü.
- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. 
Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.
- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.
İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.
- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.
Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.
(kaynak:face)

Çarşamba, Nisan 20, 2011

güzel söz


'' MUTLU İKEN SÖZ... 
ÜZGÜN İKEN CEVAP... 
ÖFKELİ İKEN DE KARAR VERME..!!
‎(kaynak:face)

Salı, Nisan 19, 2011

Shakespeare der ki:



* Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.

* Hayat kısadır. 
Öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve,
- Konuşmadan önce dinleyin,
- Yazmadan önce düşünün,
- Harcamadan önce kazanın,
- Dua etmeden önce bağışlayın,
- İncitmeden önce hissedin,
- Nefret etmeden önce sevin,
- Vazgeçmeden önce çabalayın,
- Ölmeden önce yaşayın.

*Hayat budur.
Onu hissedin,
onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.
(kaynak:face)

Pazartesi, Nisan 18, 2011

Karı Koca :))


Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır. 
Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür 
ve karısına e-mail atmaya karar verir. 
Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir....
Mail farklı bir yerde farklı bir bayana gider. 
Tam bu sırada kadın, 
kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür 
ve bilgisayarındaki maili görür, 
arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır. 
Odaya giren annesi, 
yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür:

Kime : Sevgili karıma
Konu : Yeni ulaştım.
Tarh : 14 Mayıs 2009

Benden haber aldığına şaşıracağından eminim. 
Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. 
Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. seninde kayıtların hazır. 
Her şey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış. 
Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. 
Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.
Not : Burası çok sıcak. : )

(kaynak:face)

Pazar, Nisan 17, 2011

Sevdiğini Fazla Sahiplenenlere; ‎..


MÜŞFİK KENTER -
Sevdiğini fazla sahiplenenlere;
Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı birşey varsa,
o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir...
Ve bu da dönmeyecek birini hala bekleyenlere;
Hayatın en hüzünlü anı,
deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır.
Ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllardır.
Senin aşkını şu gün haketmeyen,
Bilki 10 sene sonra yine haketmeyecektir...
Bırak,Gitsin...
(kaynak:face)

Cuma, Nisan 15, 2011

anlam


Sana çok kızıyorum çünkü;

Hergün boşu boşuna geçirdiğim zamanımı doldurup,
anlam kazandırıyorsun
Hayatı boş ve anlamsız sanarken,
doyulmaz farklılık kazandırıyorsun,
Sevmenin ne demek olduğunu bilmeyen bana,
sevmeyi öğretiyorsun,
Saçma sapan, anlamsız uğraşlarımı bıraktırıp,
sadece seni düşündürüyorsun,

Sen var ya sen!

İyi ki varsın,
Bu solmuş hayatımı
Cennet yapansın...
(kaynak:face)

Perşembe, Nisan 14, 2011

güzel söz


Sevgiye, dostluğa aç kol kanat, gerisi inan bana teferruat..!!!

Pazartesi, Nisan 11, 2011

güzel söz


Güzellik insana, cana yakınlık vermez ama, 
cana yakınlık insanı güzel yapar.

Pazar, Nisan 10, 2011

mutluluk

bu bloga yazı yazmaya başlarken,
ne kadar okunacak?
kimler okuyacak?
insanları aydınlatacak mı?
başlığımdaki gibi"GÜNLERİ GÜZEL GEÇECEK Mİ?"
.
.
.
gibi sorular sormuştum kendime,
kızım geçen sene sayaç koydu,
yani blogu kaç kişi okuyor görecektim,
gördüm
ne mi gördüm?
40 000
evet
şu anda otuz okuz bin küsürlerde
yani birkaç gün sonra 40 000 kişi
ne güzel di mi?
sizin için anlamı yoksa da benim için çok anlamlı,
bugünkü yazım kendimle ilgiliydi,
umarım sıkılmadınız

Cumartesi, Nisan 09, 2011

güzel söz

Eskiden derdim ki:
‘İnsanın başına gelebilecek en kötü şey, 
bir gün yapayalnız kalmasıdır.’
Öğrendim ki: 

Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey, 
yapayalnız hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır.
(kaynak:face)

Cuma, Nisan 08, 2011

güzel söz

Çokda tın yani....
Gelen yerini.....
Giden yolunu.....
Bulur hanii....

Perşembe, Nisan 07, 2011

güzel söz


.
Öyle yürekten gözlerime bakma ey yar!..
Gözlerimin sende kalma ihtimali var..
zlerim sende kalırsa neylerim ey yar!..
Yüreğimin seni sevme ihtimali var..
Yaklaşma bu kadar yürek tenime ey yar!..
Tenimin yanıp kül olma ihtimali var..
Alıştırma varlığına bu kadar!..
Yokluğunun yokluğum olma ihtimali var...!
(kaynak:face)

Çarşamba, Nisan 06, 2011

güzel söz


Öyle bir yaşa geldim ki 
neye dokunsam,
hep geç kalınmış,
hep eksik yaşanmış..
Ve başka bir tekrarı yok..
Yaptıklarımız hata olabilir,
bunu kabul edebiliriz 
ama bunca bilinmezliğin ortasında 
yine de direnip duruyoruz..
Artık anlasın bizi 
ve bir kez olsun eğilip alnımızdan öpsün bu hayat...
(kaynak:face)

Salı, Nisan 05, 2011

güzel söz


αmα bir gün onu kaybettiğinde geç kalınmış tek bir söz: 
'Keşke'...

Pazartesi, Nisan 04, 2011

BAZEN


Bazen öyle konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek.
Bazen öyle susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek...

Cumartesi, Nisan 02, 2011

HZ MEVLANA

Kibir kendisinden habersiz, 
kendini bilmeyen insanın durumudur.
Tıpkı güneşten haberi olmayan buzun kendini birşey zannetmesi gibi.

Cuma, Nisan 01, 2011

3 Şey !!


Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. 
Bütün köy ahalisi toplandı.
İçlerinden ...sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇtır.....

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. 
Yere düşeceklerini akıllarına bile getirmezler. 
Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVENdir.....

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur.
Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİTtir.....

Ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir .....

(kaynak:face)