Cumartesi, Haziran 24, 2006

KURABİYE HIRSIZI


Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,
Daha epeyce zaman vardı,uçağın kalkmasına.
Havaalanındaki dükkandan bir kitap
ve
bir paket kurabiye alıp,
buldu kendisine oturacak bir yer.
Kendisini kitabına öylesine kaptırmıştı ki,
yine de
yanında oturan adamın
olabildiğince cüretkar bir şekilde
aralarında duran paketten
birer birer kurabiye aldığını gördü,
ne kadar görmezden gelse de.
Bir taraftan kitabını okuyup,
bir taraftan kurabiyesini yerken,
gözü saatteydi,
"kurabiye hırsızı"
yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini.
Kulağı saatin tik tak larındaydı
ama yine de
engellemiyordu tik tak lar sinirlenmesini.
Düşünüyordu kendi kendine,
"Kibar bir insan olmasaydım,
morartırdım şu adamın gözlerini!"
Her kurabiyeye uzandığında,
adam da uzatıyordu elini.
Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca
"Bakalım şimdi ne yapacak?"
dedi kendi kendine.
Adam,
yüzünde asabi bir gülümsemeyle
uzandı son kurabiyeye
ve
böldü kurabiyeyi ikiye.
Yarısını kurabiyenin atarken ağzına,
verdi diğer yarıyı kadına.
Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden
ve
"Aman Tanrım,
ne cüretkar ve ne kaba bir adam,
üstelik bir teşekkür bile etmiyor!"
Anımsamıyordu bu kadar sinirlendiğini hayatında.
Uçağının kalkacağı anons edilince
bir iç çekti rahatlamayla.
Topladı eşyalarını
ve yürüdü çıkış kapısına.
Dönüp bakmadı bile"kurabiye hırsızı"na.
Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna.
Sonra uzandı,bitmek üzere olan kitabına.
Çantasına elini uzatınca,
gözleri açıldı şaşkınlıkla.
Duruyordu gözlerinin önünde
bir paket kurabiye!
Çaresizlik içinde inledi,
"Bunlar benim kurabiyelerimse eğer;
ötekiler de onundu
ve
paylaştı benimle her bir kurabiyesini!"
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle.
Kaba ve cüretkar olan
"kurabiye hırsızı"
kendisiydi işte.
Fuat Kuram

Perşembe, Haziran 22, 2006

SİLKİN ve SIÇRA


Çalışkan bir çiftçinin bir katırı varmış.
Güngörmüş,
çok yol tepmiş,
inatçı,
sabırlı bir katır....
Özellikle bahar günleri
boş çayırlarda dolaşıp otlamaya bayılırmış.
Çiftçi de katırını çok severmiş.
Günlerden bir gün
katır yanlış bir adım atmış
ve
kendisini çiftçinin kuyusunun dibinde bulmuş.
Allahtan ki kuyunun içindeki su fazla değilmiş,
bu sayede hayatını kurtarmış.
Bu güzel bahar gününde
kendisini kuyunun dibinde bulan katır
bir iki debelenmiş.
Ama bakmış ki buradan çıkabilmesi mümkün değil.
Ne duvarı tırmanacak gücü var
ne de uçup gidebilecek kanatları....
Gene de bir iki hamle yapmış ama nafile.
Bu kuyudan kendi gücüyle çıkış olmadığını anlamış.
Başlamış yüksek sesle bağırmaya,
dua etmeye,
daha doğrusu kuyuya düşüp dibe vurmuş bir katır
ne yaparsa öyle şeyler yapmaya....
Bu canhıraş sesleri duyan çiftçi
kuyunun başına gelip durumu görmüş.
Koskoca katırı kuyunun dibinden nasıl çıkaracak?
Çaresiz,
çevredeki köylüleri yardıma çağırmış.
Düşünmüşler,taşınmışlar,
dibe vurmuş katırı çıkarmanın bir yolunu bulamamışlar.
Bu arada katırın bağırış çağırışları
yürekleri dağlıyormuş.
"Bari daha fazla acı çekmesine negel olalım."
demiş katırın sahibi.
"Bu kuyu nası olsa artık işe yaramaz.
İyisi mi içini toprakla dolduralım,
hem katırın acısına son vermiş,
hem de kuyuyu kapatmış oluruz."
Bunu duyan katırn dehşeti daha da artmış.
Diri diri gömülmekten daha korkunç bir son olabilir mi?
Derken yukarıdan kürek kürek
taş,toprak atmaya başlamışlar.
Önce umudu kesip,
ölmeyi kabullenmiş katır.
Sonra kafasına bir taş düşünce
beyninde bir şimşek çakmış.
Bir çare gelmiş aklına
ve başlamış uygulamaya.
Yukarıdan sırtına bir taş yağdıkça
şöyle bir silkeleniyormuş.
Sırtındakiler yere düşünce,
sıçrayıp üzerine çıkıyormuş.
Bir daha,bir daha yapıyormuş bunu.
SİLKİN ve SIÇRA!SİLKİN ve SIÇRA!
SİLKİN ve SIÇRA!
diye mırıldanıyormuş bir yandan da.
SİLKİN ve SIÇRA!
Yukarıdakiler onu gömmek için
kürek kürek toprak atmaya devam etmişler.
Ama bir süre sonra,
bizim katır
kuyunun tepesinde belirmez mi!!!!
Hala
SİLKİN ve SIÇRA
diye mırıldanmaktaymış.
Evet,
dibe vurmuş katır,
kuyunun dibinden silkinip sıçrayarak kurtulmuş....
Pes etmeyip çaba gösterdiği için....
Haydi hemen şimdi
SİLKİN ve SIÇRA!!!!
kaynak?

Cuma, Haziran 09, 2006

BALIK


BÜYÜK BALIK
küçük balığı
yutar.

BALIK


BÜYÜK BALIK
küçük balığı
yutar.

Perşembe, Haziran 01, 2006

DİLENCİ



Sen hergün paramparça urbanla,
Bir dilim ekmek parası için
Avuç açan adamsın.
İnanki farkımız yok birbirinden.
Sen belki hergün dileneceksin,
Bir beş kuruşu biri vermezse,
Bir diğerini dinleyeceksin.
Lakin ben,bir kere dilendim,
Bir insafsızın kalbi,sevgisiydi dedim;
Öylesine boş,öylesine açık kaldıki elim,
Yemin ettim,bir daha dilenmeyeceğim.
V.Hugo