Cumartesi, Temmuz 28, 2007
KISSADAN HİSSE
Yaşam sürprizlerle dolu....
Milletvekili seçildikten sonra,
mazbatasını almaya giderken
trafik kazası geçirerek yaşamını yitiren
Doçent'in yaşadıkları
bana bu öyküyü yazmanın tam zamanı olduğunu gösterdi.
Lafı uzatmadan öyküyü yazıyorum.
Siz de okuyunca ne anlatmak istediğimi anlarsınız diye düşünüyorum.
KISSADAN HİSSE
Öykü,ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer....
Lao Tzu,bu öyküyü çok sever,anlatırmış.
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış.
Çok fakir,ama kral bile onu kıskanırmış.
Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki....
Kral at için ihtiyara,neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş,
ama adam satmaya yanaşmamış.
"Bu at,bir at değil benim için..
Bir dost..
İnsan dostunu satar mı?"dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki,at yok..
Köylü ihtiyarın başına toplanmış..
"Seni ihtiyar bunak.
Bu atı sana bırakmayacakları,çalacakları belliydi.
Krala satsaydın,
ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.
Şimdi ne paran var,
ne de atın.."demişler.
İhtiyar:
"Karar vermek için acele etmeyin."demiş.
Sadece"At kayıp."deyin.
Çünkü gerçek bu..
Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.
Atımın kaybolması bir talihsizlik mi,
yoksa bir şans mı,
bunu henüz bilmiyoruz.
Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.
Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.
Ama aradan onbeş gün geçmeden,
at bir gece ansızın dönmüş.
Meğer çalınmamış,
dağlara gitmiş kendi kendine..
Dönerken de vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.
Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.
"Babalık"demişler.
"Sen haklı çıktın.
Atının kaybolması bir talihsizlik değil
adeta bir devlet kuşu oldu senin için.
Şimdi bir sürü atın var."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz."
demiş ihtiyar.
Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.
Bilinen gerçek sadece bu.
Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.
Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz
kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama,
içlerinden
"Bu herif sahiden gerzek."
diye geçirmişler.
Bir hafta geçmeden,
vahşi atları terbiye etmeye çalışan
ihtiyarın tek oğlu
attan düşmüş ve ayağını kırmış.
Evin geçimini temin eden tek oğul
şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.
Köylüler gene gelmişler ihtiyara..
"Bir kez daha haklı çıktın."
demişler.
"Bu atlar yüzünden
tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak.
Oysa sana bakacak başkası da yok..
Şimdi eskisinden daha fakir,
daha zavallı olacaksın."demişler.
İhtiyar:
"Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz."
diye cevap vermiş.
"O kadar acele etmeyin.
Oğlum bacağını kırdı.
Gerçek bu.
Ötesi sizin verdiğiniz karar.
Ama acaba ne kadar doğru?
Hayat böyle küçük parçalar ahlinde gelir
ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."
Birkaç hafta sonra,
düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.
Kral son bir ümitle
eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış.
Köye gelen görevliler,
ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında
bütün gençleri askere almışlar.
Köyü matem sarmış.
Çünkü savaşın kazanılmasına olanak yokmuş,
giden gençlerin ya öleceğini
ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.
Köylüler,gene ihtiyara gelmişler.
"Gene haklı olduğun kanıtlandı."demişler.
"Oğlunun bacağı kırık,
ama hiç değilse yanında.
Oysa bizimkiler belki asla köye dönmeyecekler.
Oğlunun bacağının kırılması,
talihsizlik değil,
şansmış meğer."
"Siz erken karar vermeye devamedin."
demiş ihtiyar.
Oysa ne olacağını kimseler bilemez.
Bilinen bir tek gerçek var.
Benim oğlum yanımda,
sizinkiler askerde.
Ama bunların hangisinin talih,
hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu,
öyküsünü bu öyküyle tamamlarmış,
etrafına anlattığında:
"Acele karar vermeyin.
O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz.
Hayatın küçük bir parçasına bakıp
tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
Karar,aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi,
akıl düşünmeyi,
dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar.
Çünkü gelişme halinde olmak
tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.
Oysa gezi asla sona ermez.
Bir yol biterken yenisi başlar.
Bir kapı kapanırken,
başkası açılır.
Bir hedefe ulaşırsanız
ve daha yüksek bir hedefin
hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder