Cumartesi, Mart 30, 2013

İnsanlar yalnızca bildiklerini konuşsaydılar, Dünya'mızı derin bir sessizlik kaplardı.




 Mevlana’nın çok güzel bir şiiri. (Tercüme edilmiştir.)
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı ögrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
Ağladım.


Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, 

hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, 

ölümden çalınan zamanlar olduğunu
ögrendim.
 
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, 

zamanla öğrendim...
 
 
İnsanı öğrendim.   
Sonra insanların içinde 
iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulunduğunu. ..
Sonra da ruhun aslında 

tenin üstünde olduğunu öğrendim..
 
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için 
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
 
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, 
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
   
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
 
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün 
kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
 
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin 

kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin 
namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, 
günah elinin altındayken, 
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra kararında acının, 
yemeğe olduğu kadar 
hayata da lezzet kattığını öğrendim.
 
Her canlının ölümü tadacağını, 
ama sadece bazılarının 
hayatı tadacağını öğrendim.
 
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
  
                     MEVLANA



Hiç yorum yok: