Salı, Temmuz 04, 2006

ARİ DO ME SHİ KA


ARİ DO ME SHİ KA
ARİ KU TO FU DO SHİ
Ne yazdığımı merak mı ettiniz?
Bir söylentiye göre adımın Japonca söylenişiymiş.
Umarım doğrudur.
Doğru olduğunu düşünerek buraya yazdım.
Şimdi bugün yazmak istediğim konuyu yazıyorum.
Keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum.
SEVGİYİ GÖREBİLMEK
Restoranda bizden başka çocuklu aile yoktu.
Eric'i çocuklar için özel olarak yapılmış
yüksek sandalyeye oturturken
restoranın ne kadar sessiz olduğunu farkettim.
Herkes sessizce yemeğini yiyordu.
Eric birden tombik bebek ellerini havaya kaldırarak
ellerini sallamaya başladı
ve
yüzünde gülücüklerle bağırdı:
"Meyhabaaaa"
Yüzünde gülücüklerle,
mutluluk içinde el sallıyor
ve
sesinin çıktığı kadar bağırıyordu:
"Meyhabaaaaa"
Onu bu kadar mutlu eden,
el salladığı kişiyi görmek için arkamı döndüm.
Kapının yakınında oturan,
üstünde eski,yırtık,kirli bir palto,
ayak parmakları yırtık ayakkabılarından dışarı fırlamış,
saçları günlerdir taranmamış ve yıkanmamış,
yaşlı bir adamdı Eric'in el salladığı kişi..
Kokusunu duyamayacak kadar
ondan uzakta oturuyorduk
ama çok pis koktuğundan da emindim.
Adam Eric'e el sallarken
restoranda başka kimse yokmuşçasına seslendi Eric'e:
"Merhabaaaa bebek,
merhaba koca oğlan,
evet seni görüyorum."
Eşimle birbirimize baktık.
"Ne yapabiliriz?"
Eric el sallamaya devam ederek adama seslendi.
"MeyhabaaaaRestorandaki herkes
bize ve yaşlı adama baktı.
Yaşlı serseri bizim güzel bebeğimizle
uzaktan konuşmaya ,
ona el sallamaya devam ediyordu.
Nihayet yemeğimiz geldi
ve aceleyle yemeğe başladık.
Adam uzaktan Eric'e
"Heyy,yemeğini beğendin mi bebek?"
diye bağırıyordu.
Diğer müşterilerin bakışlarından
adamın hareketlerini şirin bulduklarını sanmıyordum.
Büyük olasılıkla sarhoşun tekiydi
ve kendince eğleniyordu.
Sessizce yemeğimizi bitirdikten sonra eşim:
"sen arabaya git,
ben hesabı ödedikten sonra gelirim."dedi.
Kapıya doğru yürürken içimden dua ediyordum:
"Tanrım,
ne olur şimdi kalkıp bize birşey söylemesin bu pis serseri."
Tam adamın yanından geçerken adam ayağa kalktı
ve
Eric ona kollarını açarak
"beni kucağına al"
dercesine uzandı.
Durdurmaya vakit bulamadan
kollarımdan adamın kollarına atladığını gördüm.
Birden
yaşlı,pis kokan adamla,
benim tertemiz,güzel bebeğim
birbirlerine sarılıp
bir sevgi yumağı oluşturdular.
Eric adamın kollarında çok mutluydu
ve kendini güvende hissettiğini gösterircesine
sevgiyle başını adamın omzuna yasladı.
Adam gözlerini kapatarak,
iri,nasırlaşmış elleriyle incitmemeye özen göstererek,
Eric'in başını okşadı....
O anda gözlerinden aşağı süzülen gözyaşlarını farkettim.
Restorandaki herkes sessizce bizi izliyordu.
Sonra Eric'i kucağıma uzatırken:
"Lütfen,bu bebeğe çok iyi bakın bayan."dedi.
Farkında olmadan"bakarım"sözcüğü çıktı ağzımdan.
Sonra ellerini uzatarak:
"Tanrı sizinle olsun bayan,
çok teşekkür edrim,
bana şu ana kadar aldığın en güzel noel hediyesini verdini."
dedi.
İçtenlikle sıktım adamın elini
ve
"Ben teşekkür edrim."dedim.
Arabaya doğru giderken
hem ağlıyor,
hem de"Tanrım beni bağışla lütfen."diyordum.
Ben adamın yalnızca giysilerini ve
dış görünümünü görürken
benim üç yaşındaki bebeğim
adamın sevgi dolu ruhunu görebilmişti.
kynk:?
Şimdi bu yazımın üzerine yorumlarınız gelecektir.
Evet bu yazıya rağmen
şu devirde
siz tanımadığınız birilerine bebeğinizi vermeyin
derim ben.

Hiç yorum yok: