Cumartesi, Ağustos 11, 2007
ANNEME ve BABAMA MEKTUP
Anneciğim-babacığım,hep size,sizi ne kadar sevdiğimi,
küçücük yüreğimdeki kocaman yerinizi anlatmak isterdim.
Ama başaramadım.
Çünkü hiç anlamaya çalışmadınız.
Anneciğim,
bir gün sana bahçeden çiçek topladım.
Bardağa koydum sana getiriyordum ki
bardak birden elimden düştü,kırıldı.
Çiçekle sana sevgimi anlatacaktım.
Kırılan bardak için o kadar çok bağırdın ki
bir daha kimseye çiçek vermemeye yemin ettim.
Babacığım,
benim yüreğimde herkesi sevecek kadar yer vardı.
Ben herkesi çok seviyordum.
Ama sen insanların hep kötü olduklarını,
onlara güvenilmemesi gerektiğini söyledin.
Ben de artık insanları sevmiyorum.
Anneciğim,babacığım
bir türlü küçük kafam almıyor,
başkasına vurmayı siz öğrettiniz.
Ben doğduğumda vurmayı bilmiyordum ki,
neden şimdi kardeşime vurmama kızıyorsunuz.
Ben ona vurunca elime vuruyorsunuz.
Ben bir şeyi bağırmdan vermiyorsunuz.
Bağırarak istersem veriyorsunuz,
o yüzden ben de hep bağırarak,ağlayarak istiyorum.
Hem de dediğinizi yapmak için bağırmanızı bekliyorum.
Biliyor musunuz sizi bağırtmak hoşuma gidiyor.
O zaman benimle ilgilendiğinizi düşünüyorum.
Anneciğim,babacığım size güzel haberim var:
Artık yemeklerimi yiyeceğim.
Bir an önce büyümek istiyorum.
Neden mi?
Sizinle konuşurken yukarılara bakmaktan bıktım.
Artı boynum ağrıyor.
Eğer büyümem daha çok sürecekse,
neden siz çömelerek benimle konuşmuyorsunuz?
O zaman kendimi daha iyi hissedeceğim.
Konuşurken gözlerinizi görmek istiyorum.
Gözlerinizin derinliğinde sevildiğimi anlamak istiyorum.
Anneciğim,babacığım
neden o çok sevdiğiniz arkadaşlarınızın çocuklarına
kendi eşyalarınızı vermiyorsunuz?
Onlara oyuncaklarımı vermekten hoşlanmıyorum.
Oyuncakları bana mı,yoksa arkadaşlarınızın çocuklarına mı aldınız?
Onlar kırınca kızmıyorsunuz,
ben kırınca"Sende hiç insaf yok mu?"diye beni cezalandırıyorsunuz.
Artık ona da çözüm buldum,kırınca saklayacak,
başkaları kırmış gibi,misafirler gelince size göstereceğim.
Anneciğim,babacığım
beni neden dinlemiyorsunuz?
Benim çizgi film kahramanlarım,
kırılan oyuncağım,
kaybolan kalemim neden sizi ilgilendirmiyor?
Beni de sizin şefiniz,
arkadaşının aldığı çanta,araba ilgilendirmiyor.
Onları dinlemek istemiyorum.
Sizin beni dinlemenizi,
onların benim için ne kadar önemli olduğunu anlamanızı istiyorum.
Sadece büyüklere ait şeyler mi önemlidir?
Anne,
yeni bakıcımı hiç sevmedim.
Saçlarımı senin taradığın gibi taramıyor,
bana senin baktığın gibi şefkatle bakmıyor.
Anne,
evdeki eşyaları,sehpayı,kül tablasını,televizyonu kıskanıyorum,
onları kırmak,yok etmek istiyorum.
Onlar olmazsa beni daha çok seveceğini düşünüyorum.
Hem de rahatça,onları kırma korkusu olmadan
evin içinde koşup oynayabileceğim.
Onları temizlemek için ayırdığın vakti bana ayırmıyorsun.
Demek ki onları benden daha çok seviyrosun.
Anneciğim,babacığım
evde oynamaktan bıktım.
Dışarılarda koşup oynamak,
minik su birikintilerine ayaklarımı sokmak,
dökerek pasta yemek,
elimle makarna yemek,
ayranı üstüme dökmek istiyorum.
Ben yaşamak istiyorum.
'Yapma'ların,'etme'lerin olmadığı,
sevginin çok olduğu,
annelerin-babaların çocuklarını anladığı bir yer istiyorum.
Çok büyük değil,
yüreğim kadar bir yer istiyorum.
O yeri bulmak için buradan gitmek istiyorum.
Belki bir kuşun kanadında,
belki bir çiçeğin yaprağında,
belki de bir balığın akvaryumunda...
yazar:nesrin bilkan(sızıntı,ekim,1994,sayı:189)
Perşembe, Ağustos 09, 2007
DÜZGÜN İNSAN
Adam,bir haftanın yorgunluğundan sonra
pazar sabahı kalktığında
bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı
ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.
Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi
ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu.
Baba oğluna söz vermişti
bu hafta sonu sinemaya götürecekti
ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden
bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı
dünya haritası gözüne ilişti.
Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı
ve oğluna
"Eğer bu haritayı düzeltebilirsen
seni sinemaya götüreceğim." dedi.
Sonra düşündü:Oh be kurtuldum,
en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen
bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu
babasının yanına koşarak geldi
ve"Baba haritayı düzelttim,
artık sinemaya gidebiliriz."dedi.
Adam önce inanamadı ve haritayı görmek istedi.
Gördüğünde de hayretler içindeydi
ve bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk"Bana verdiğin haritanın arkasında
bir insan vardı."dedi.
"İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN,
DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELMİŞTİ."
yazarını bilmiyorum
Pazar, Ağustos 05, 2007
KAZANAN-kaybeden
KAZANAN-HER ZAMAN ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASIDIR.
kaybeden-her zaman problemin bir parçasıdır.
KAZANANIN-HER ZAMAN BİR PROGRAMI VARDIR.
kaybedenin-her zaman bir özürü vardır.
KAZANAN-"BU İŞİ SENİN İÇİN YAPARIM." DER.
kaybeden-"benim işim değil ki!"der.
KAZANAN-HER SORUNDA BİR ÇÖZÜM GÖRÜR.
kaybeden-her çözümde bir sorun görür.
KAZANAN-"UZAK AMA YOLU BİLİYORUM."DER.
kaybeden-"yakın ama yolu bilmiyorum."der.
KAZANAN-ÇAKILLARIN YANINDAKİ ÇİMENİ GÖRÜR.
kaybeden- çimenin yanındaki çakılları görür.
KAZANAN-"ZOR OLABİLİR AMA MÜMKÜN."DER.
kaybeden-mümkün ama çok zor."der.
KAZANAN-KONUŞMAK YERİNE YAPAR.
kaybeden-yapmak yerine konuşur.
KAZANAN-AĞLAMAK YERİNE ÇALIŞIR.
kaybeden-çalışmak yerine ağlar.
KAZANAN-BEYNİNİ ÇALIŞTIRIR.
kaybeden-çenesini çalıştırır.
yazar:bilinmiyor
Cumartesi, Ağustos 04, 2007
ÖĞRENDİM Kİ
ÖĞRENDİM Kİ....
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
ÖĞRENDİM Kİ....
Hayatında nelere sahip olduğun değil,
Kiminle olduğun önemli.
ÖĞRENDİM Kİ....
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.
ÖĞRENDİM Kİ....
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.
ÖĞRENDİM Kİ....
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.
ÖĞRENDİM Kİ....
"BİTTİM!"dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.
ÖĞRENDİM Kİ....
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.
ÖĞRENDİM Kİ....
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.
ÖĞRENDİM Kİ....
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.
ÖĞRENDİM Kİ....
Para ucuz bir başarı.
ÖĞRENDİM Kİ....
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.
ÖĞRENDİM Kİ....
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.
yazar:bilinmiyor
resim:eren
Cuma, Ağustos 03, 2007
ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİLMEYENLER
Paranın önemini hiçbir zaman azımsamayın.
Para birçok kişinin düşüncelerini değiştirebilir.
Paranın satın alabileceği şeyler,sandığınızdan fazladır.
Paranızın değerini hiçbir zaman abartmayın.
Paranın çokluğu,işin iyi yapılacağı anlamında değildir.
Çoğu zaman teşebbüs kabiliyeti,paradan önemlidir.
İş hayatınızda,hiçbir zaman fazla dostunuz olamaz.
Sadık dostlarınız,iş hayatınızın en büyük aktifleridir.
Onlarla iş yapın.
"Bilmiyorum."demekten çekinmeyin.
Bilseniz bile"Bilmiyorum."diyerek,
başkalarının düşüncelerini öğrenebilirsiniz.
((burada söze girmek istiyorum:
bence bu iki yüzlülüktür))
Az konuşun.
Dilinizin çalışmadığı zamanlar gözleriniz
ve kulaklarınız çalışacaktır.
Küçük ya da büyük,her sözünüzü mutlaka tutun.
Bu, iş hayatının,yazıya dökülmemiş kurallarıdır.
Bir ilişkinin başlangıcı şüphe değil,güvendir.
Devamı da.
Birinci günden itibaren işinizi en iyi biçimde yapmaya çalışın.
Bu durumda her işinizin getirisi,
önceden hesapladığınızdan fazla olur.
Unutmayın ki,
başarılı olsun olmasın,her işin bir kazanç süresi vardır.
Kendinizi ve işinizi yenilemeyi ihmal etmeyin.
İnsanlara iyi davranın.
İnsanların hislerine hitap etmenin her zaman ödülü vardır.
Olacakları önceden haber alma,
zamanlama,geri planda olup bitenleri öğrenme,
hep bu sayede mümkün olur.
Paylaşmayı bilin.
Başarıların kredisini hiçbir zaman tek başınıza toplamaya kalkmayın.
Her zaman başkalarına kolay reddemeyecekleri teklifler götürün.
Daha kolay kabul edileceğinizi göreceksiniz.
Yapacağınız işin başarılı olacağından biraz şüpheniz varsa,
bu işe başlamayı bir süre erteleyin.
Kendinize düşünme süresi tanıyın.
"Hayır!"demeyi öğrenmedikçe,
"Evet!"demeyin.
Pazarlıkta en önemli teknik budur.
NE GÜÇLERİNİZİ ABARTIN,
NE DE ZAYIFLIKLARINIZI.
M.H.McCormack
"What They Still Don't Teach You at Harward"
isimli kitap
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)