1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı.
Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.
2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti.
Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.
3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı.
Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.
4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu.
Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.
5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi.
Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.
6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü.
Sokaklarda 'GİTMİYCEEEEEEEM' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.
7 yaşınızdayken size bir top hediye etti.
Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.
9 yaşınızdayken size dualar öğretti,
siz her seferinde unutarak teşekkür ettiniz.
11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü,
'Sen bizimle oturma.' diyerek teşekkür ettiniz.
12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi.
O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.
19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı,
sizi arabayla kampüse götürdü ve eşyalarınızı taşıdı.
Arkadaşlarınız alay etmesin diye
kampüs kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.
21 yaşınızdayken iş hayati ve kariyerinizle ilgili
size fikir vermek istedi.
'Ben senin gibi olmayacağım' diyerek teşekkür ettiniz.
22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde
size gururla sarıldı.
Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.
25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı,
sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı.
Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.
30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında
size akıl vermek istedi.
'Artik bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.
40 yaşınızdayken sizi arayıp
bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı.
'Anne işim başımdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.
50 yaşınızdayken o çok hastalandı,
hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu.
Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.
Derken bir gün..... o öldü.
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa,
o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü....
VE BİR HİKAYE:
'Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı.
Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı, korktu, başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi 'Nasılsın oğlum iyi misin?' diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle 'İyiyim anne,
hayırdır bir şey mi oldu siz iyi misiniz?' dedi.
Annesi 'Biz iyiyiz bir şeyimiz yok
sadece sesini duymak istedim' dedi.
Oğlu da 'Anne bunun için mi aradın,
saat sabahın üçbuçuğu
yarın da konuşabilirdik' deyince annesi de
'Rahatsız mı ettim oğlum?' dedi.
Oğlu 'Evet anne rahatsız ettin' deyince annesi
'30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin,
doğum günün kutlu olsun.'
EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA COK SEVİN!!!
(kaynak:mailler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder