Cumartesi, Mayıs 30, 2009

* Enerjinizi kullanmayı öğrenin*


Beyin öyle bir güçtür ki..
Kafadan geçen her düşüncenin
bir talep olduğuna inanıyorum...
İyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz
cevabı aynen öyle gelir ,
Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız
aynen bunları da çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar.
Eğer siz korkuyla yola çıkar
ve hep bunu beyninizde kurgulayıp
etrafa negatif enerji yayarsanız
mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız
ama arabayı siz kullanıyorsanız
ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın...
Çocuğuna aşırı korumalı
ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur
yani biri bir taş atsa bile
gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur
o zaman siz şunu düşünürsünüz
"onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor.
Neden acaba ?
Bu tıpkı
(yumurtamı tavuktan çıkar,yoksa tavuk mu)yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki
birbirimize günaydın diyemiyoruz,
bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz,
biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk,
işler nasıl deseler,
derhal şikayet etmeye
ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz,
hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz
yani dostlarla da sohbetin güzelliği, keyfi kalmadı.
Hep para olmadığından yakınıyoruz
sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.
Aynen devam edin,
neyi YOK diyorsanız,
onu YOK etmeye devam edin,
sürekli şikayet edip
etrafa olumsuz ve zavallı görünerek
her şeyin bereketini kaçırın,
ayrıca da bu kadar mızırdanma sonunda
dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.
Sürekli param yok diyen insanlar
paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki
bir gün gelir birde bakarlar
gerçekten paraları bitmiş
ama bu bitiş ani çıkan
hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir,
sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.
Hep hastayım diyen insanlar
mutlaka hasta olurlar
beyin şartlanmaya görsün
hangi hastalıktan korkup çağırıyorsanız size onu getirir.
Allah zaten
verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından
bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar.
Çevrenize bakın örneklerini çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra "Nasılsın?" diyenlere
"ÇOK İYİYİM,ÇOK ŞÜKÜR" demekle işe başlayın.
Öyle bir toplum olduk ki
karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.
Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var.
Sevgi sunulmazsa sevgi değildir.
Neyi severseniz sevin
ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun.
Birisine sevginizi söylediğinizde
hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde
ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki,
onun mutluluğunun
enerji şeklinde
size geri dönüşünden aldığınız
pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne
eğer sıkıntıları varsa
veya olumsuz bir kişiliğe sahipse
lütfen en olumlu olduğunda
bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin.
Eğer bebeklerinizin
huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız
onu sakin,kavgasız,gürültüsüz
ve pozitif bir ortamda büyütmeye çalışın.
Kızgınken,sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın
ve ona sınırsız sevginizi gösterin.
Öpün koklayın
ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve
bilin ki çok çabuk büyüyorlar.
Bazı anne ve babalar
çocuklarını çok sevdikleri halde
bunu ifade edemez ve gösteremezler.
Neden ?
Ne zaman göstereceksiniz?
Tanrı'nın verdiği bu armağana
sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz
bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki ,
insan beyin gücünü kullanarak
isterse kendini felç de edebilir,
öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
Yeter ki beynini şartlandırabilsin.
Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında
sinir hücresi vardır.
Her bir hücre
yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır.
Pratikte mümkün değil
ama teorikte
beyindeki tüm sinir hücrelerinin
aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım,
yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki
bu da büyük bir metropolün
tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir..
Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum,
"Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren,
temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar,
işçinin biri bir vagonu temizlerken
diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.
Biraz sonra tren hareket ediyor
ve bir durak sonra
et almak üzere bir istasyonda duruyor.
Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında
işçinin donarak öldüğü görülüyor.
Fakat bir bakıyorlar ki,
vagonun ısısı normal ısıda
yani dondurucuya geçirilmemiş.
Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği,
donarak öleceğini sandığı için
beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak,
donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor."..
Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .
Bazı insanlar vardır,
hep konuşurken
daha yaşasam 1-2 sene daha yaşarım
diye konuşup
sık sık bunu tekrar ederler
ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler.
Ben bu laftan çok korkarım ,
eğer bunu inanarak söylerlerse
beyinlerini öyle bir şartlarlar ki ,
öyle bir kurgularlar ki
gerçekten dedikleri zamanda ölürler.
Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun
hep bir hedefiniz
ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz.
İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış.
Ne doğru bir laf değil mi?
Dün bitti.
Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.
Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de .
Ama şu anımı biliyorum,
ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum
ama eşim yanımda
çocuklarım sağ ve ben bu yüzden
dünyanın en mutlu insanıyım
ve yarınımı da bilmediğim için
bu anımı en iyi, en keyifli
ve en pozitif şekilde değerlendiririm.
Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.
Siz de böyle yapın
ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.
Dün, bugün,yarın diye...
Biz ani stresleri çok severiz.
Çünkü ani streste
vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar
ve hafıza, algılama, enerji süper olur.
Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.
Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz
yani sürekli beyninizde kurarsanız,
hep bunu düşünürseniz,
gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.
Yani unutkanlıklar,
enerji kayıpları, isteksizlikler, migren,
mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar,
beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları,
vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar,
mutsuzluk, hatta depresyon ,
kalple ilgili şikayetler
ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli.
Eğer büyük bir strese girdiyseniz
kendinize hobiler bulun,yani kafanızı dağıtın.
Başka işlere kanalize olun ki
stres yaratan faktörün etkisi az alsın
veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.
Bunları da yapamıyorsanız dua edin,
duaların insanlarda yarattıkları mistik etki
onların pozitiflenmesini sağlar.
Ben evde sokakta bile hep iyilik diler
ve hayır için dua ederim...
Saygılarımla,
*Prof. Yıldız Batırbaygil *
(teşekkürler)

Hiç yorum yok: