Pazar, Ocak 03, 2010


"Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek"
Dediği gibi şairin;
O telaşla,
bırakın Paris yolunda ılık rüzgarlara
taratmayı saçlarınızı,
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik
Biz...
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik,
Yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişecek bir yerler vardı
Aranacak adamlar, yapacak Isler...
Bir sonraki günün telaşı,
Bir öncekinin tersine
Bulaştı;
Başkalarının hayatı,
bizimkini aştı.

Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine;
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini
Ha babam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını,
30'larımızda 40'lara,belki sonra 50'lere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize...

Doyasıya söyleşmek,
Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda,
Söylesecek, Sevisecek Kimsecikler Kalmiyor
Yanınızda...
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz;
Vakit gelip sandıktan çıkardığınızda,
Bir de bakıyorsunuz ki,
Tedavülden kalkmış...


Sarı lira gibi ömrünüz
/Erel Bleda

(rahat uyu cosman abi)
(kaynak:mailler)

Hiç yorum yok: