Pazartesi, Mayıs 03, 2010

Bir bilge hoca



Bir bilge hoca,
yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin
seviyesini öğrenmek ister.
Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip
iri bir nesne verip:
"Oğlum" der, "Bunu al,
önüne gelen esnafa göster,
kaç para verdiklerini sor,
en sonra da kuyumcuya göster.
Hiç kimseye satmadan
sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren,
gel bana bildir.
Öğrenci elindeki ile
çevresindeki esnafı gezmeye başlar.
İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve
"Şunu kaça alırsınız?" diye sorar .
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır;
evirir çevirir;sonra:
"Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider.
O da parlak bir taşa benzettiği nesneye
ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gidir:
Semerci nesneye şöyle bir bakar,
"Bu" der "benim semerlere iyi süs olur.
Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım.
Buna bir on lira veririm."
En son olarak bir kuyumcuya gider.
Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce
yerinden fırlar.
"Bu kadar değerli bir pırlantayı,
mücevheri nereden buldun?"
diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder.
"Buna kaç lira istiyorsun?"
Öğrenci sorar:
"Siz ne veriyorsunuz?"
"Ne istiyorsan veririm."
Öğrenci, "Hayır veremem."
diye taşı almak için uzanınca
kuyumcu yalvarmaya başlar:
"Ne olur bunu bana satın.
Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim."
Öğrenci emanet olduğunu,
satmaya yetkili olmadığını,
ancak fiyat öğrenmesini istediklerini
anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası
karma karışıktır.
Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar.
Bir tarafta elindeki nesneye
yüzünü buruşturarak 1 lira verip
onu oyuncak olarak görenler,
diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip
buna sahip olmak için
her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci,
büyük bir şaşkınlık içinde
başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar:
"Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci:
"Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum,
kafam karmakarışık" diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap verir:
"Bir şeyin kıymetini
ancak onun değerini bileni anlar
ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir."
Her insanın hayatında
varlığını ve değerini bilen,hisseden,
fark eden kuyumcular mutlaka vardır.

MESELE KUYUMCUYU BULMAKTIR...

(kaynak:mailler)

Hiç yorum yok: