Cumartesi, Haziran 15, 2013

SONDAN BAŞA DOĞRU(2)


“İkinci öyküm,
 sevmek ve kaybetmekle ilgili.
“Ne yapmayı sevdiğimin ayırdına
erken yaşlarda varabildiğim için şanslıydım.
Woz ve ben bizim garajda
Apple’ı kurduğumuzda, 20 yaşındaydık.
Çok çalıştık
ve on yılda Apple’ı nereden nereye getirdiğimizi
siz de biliyorsunuz:
Garajdaki o iki kişiden,
4000’in üstünde çalışanı
ve yıllık iki milyar dolar cirosu olan
dev bir şirkete dönüştü, Apple.
“En iyi tasarımımız Macintosh’u
piyasaya sürdükten bir yıl sonra, işten atıldım.
Otuz yaşımdaydım.
“Sorun şimdi bana:
‘Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl çıkarılabilirsiniz?’
“Bu sorunun yanıtı,
Apple şirketinin
giderek büyümüş olmasında yatıyor.
Şirketimiz büyüdükçe,
benimle birlikte yönetmesi için işe
son derece yetenekli olduğuna inandığım
işletmeci almıştık.
İlk bir, birbuçuk yıl işler iyi gidiyordu.
Ancak işe kendi aldığım bu işletmeciyle
giderek,
gelecekle ilgili görüşlerimiz farklılaşmaya başladı.
Ve bir gün, büyük bir tartışma yaşadık.
Aramızdaki anlaşmazlığı
yönetim kurulumuza götürdük.
Yönetim kurulu onun yanında yer aldı,
onu haklı buldu.
Ve, kendi kurduğum şirketimden atıldım.
“Otuz yaşımdaydım
ve yaşamımın merkezini oluşturan
işimin dışında bırakılmıştım.
Çok berbat bir duyguydu bu.
“Ne yapmam gerektiğine
birkaç ay karar veremedim.
Sanki bir önceki kuşağın girişimcilerine
kötü örnek olmuşum,
onları
düş kırıklığına uğratmışım gibi bir duygu kapladı içimi.
Elime geçirdiğim orkestra şefi değneğini
düşürmüşüm gibi geliyordu bana.
“David Packard ve Bob Noyce ile görüştüm,
işleri yüzüme gözüme bulaştırdığım için
onlardan özür dilemeye çalıştım.
Tam bir başarısızlık örneğiydim.
Evimi başka bir semte taşımayı bile düşündüm.
“Fakat giderek,
bir şeyler yavaş yavaş kafama dank etmeye başlıyordu.
Kapı dışarı da edilmiş olsam,
ben yine de eskisi gibi seviyordum işimi.
Apple’dan kapı dışarı edilmiş olmam,
bu sevgide en küçük bir azalmaya yol açmamıştı.
Beni işim reddetmiş değildi ki…
İşimin şimdiki başındaki kişiler reddetmişlerdi beni.
İşime olan her zamanki sevgim yine sürüyordu.
“Bu gerçekle yüzyüze geldiğim an, karar verdim:
‘Yeniden başlayacağım’ dedim.
“O günlerde pek ayırdına varamamıştım ama…
 Şimdi çok iyi görebiliyorum:
“Apple’dan çıkarılmam meğer,
yaşamımda başıma gelebilecek en iyi olaymış.
Başarılı olmanın ağırlığının yerini şimdi,
işe yeni başlayan birinin
taptaze heyecanı
ve o heyecanının kişiyi göklere uçuran hafifliği almıştı.
Bu duygu bana,
yaşamımın yaratıcı dönemlerinden birine
girme özgürlüğü vermişti.
“Sonra neler yaptığımı da anlatayım:
O günleri izleyen beş yıl içinde,
Next ve Pixar adlı iki şirket kurdum.
Daha sonra,
ileride eşim olan mükemmel bir kadına âşık oldum.
Pixar
dünyanın ilk bilgisayar animasyonlu filmini üretti.
Dünyanın en başarılı
animasyon stüdyosunun sahibidir
şimdi bu şirketim.
“Olaylar gelişti, gelişti ve…
Apple Şirketi,
benim Next Şirketimi satın aldı.
Dolayısiyle ben de,
ilk göz ağrım olan Apple’a dönmüş oldum.
“Next’de geliştirdiğimiz teknoloji,
Apple’ın şu andaki değişiminin belkemiğini oluşturuyor.
Apple bugün,
bu sağlam belkemiğinin varlığı nedeniyle
dimdik ayaktadır.
“Apple’dan kovulmasaydım
bunların hiçbiri gerçekleşmezdi diye düşünüyorum.
Tadı acı olan bir ilaçtır bu;
fakat bence hastanın acı da olsa
bu ilaca gereksinimi vardı;
bu ilacı alması gerekiyordu.
“Kimi zaman yaşam bize
tüm zorluklarını sunar.
İşte o an yapmamız gereken tek şey, inancımızı kaybetmemektir.
Yaşamımda beni ileriye götüren tek şey,
yaptığım işe olan aşkımdır.
Bundan hiçbir zaman kuşkum olmadı.
“Yaşamınızda,
neyi sevdiğinize
ve kimi sevdiğinize
iyi karar verin.
Çünkü yaşamınızın ekseni, sevdiğiniz kişiyle,
sevdiğiniz işinizdir.
“İşiniz,
yaşamınızın büyük bir zaman bölümünü alacaktır.
O nedenle,
yaşamınızın tadını alabilmenizin tek yolu,
işinizi sevmenizdir.
İşinizi sevebilmenizin tek yolu ise,
onun güzel ve yararlı bir iş olduğuna inanmanızdır.
Güzel ve yararlı olduğuna inandığınız bir işi yaptıkça,
o işinizi giderek daha çok,
daha çok seveceksiniz.
“Henüz bulamadıysanız böyle bir iş,
yılmayın,
aramaya devam edin.
Hangi yaşınızda olursa olsun,
yüreğinizin sevdiği ve
“İşte, bu” dediği kişiyi sonunda bulabileceğiniz gibi,
seveceğiniz işinizi de
günün birinde kesinlikle bulacaksınız.
Yeter ki aramaktan vazgeçmeyin o işi…
Göreceksiniz,
sonunda bulacaksınız onu da…
alıntıdır
(kaynak:mailler)

Hiç yorum yok: