Salı, Haziran 08, 2010

Japon Balıkçılarının Felsefeleri




Bir ada topluluğu olan Japonlar
doğal olarak taze balığı çok severlerse de
sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır.
Balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için
daha büyük tekneler yaptırıp daha uzaklara açılabilmişlerdir.
Balık için uzaklara gidildikçe,
geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur.
Dönüş bir-iki günden daha uzarsa,
tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadır.
Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini
hiç sevmemişlerdir.
Bu problemi çözebilmek için balıkçılar
teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlardır.
Böylece istedikleri kadar uzağa gidip,
tuttuklarını da soğuk hava deposunda
dondurulmuş olarak saklayabileceklerdi.
Ancak Japon halkı
taze ile donmuş balık lezzet farkını hissedebiliyordu.
Ve donmuş olanlara fazla para ödemek istemiyorlardı.
Balıkçılar bu defa teknelerine balık akvaryumları yaptırdılar.
Balıklar içeride biraz fazla sıkışacaklardı,
hatta birbirlerine çarpa çarpa biraz da aptallaşacaklardı,
ama yine de canlı kalabileceklerdi.
Japon halkı canlı olmasına rağmen
bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyorlardı.
Hareketsiz,
uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balığın,
canlı, diri, hareketli, taze balığa göre
lezzeti yine de etkilenmişti.
Balıkçılar nasıl olacakta
Japonya'ya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi?
Siz olsaydınız ne yapardınız?
Hedeflerinize ulaşır ulaşmaz,
mesela mükemmel bir eş buldunuz
veya çok başarılı bir firmaya girdiniz,
borçları ödediniz v.s.
Heyecanınız kaybolmaya başlamaz mı?
Aşırı çalışmanız gerekmiyorsa rahatlamaz mısınız?

Lotoda büyük ikramiyeyi kazananlar
parayı savurmaya başlamaz mı?
Japonların taze balık probleminde olduğu gibi
çözüm aslında basittir.
1950'lerde L.Ron Hubbart'ın gözlemlediği üzere:
İnsanoğlu ancak hırs iddiası içinde bulunursa
anormal çabalar sarf eder.
Ne kadar akıllı, uzman, inatçı iseniz
iyi bir problemle uğraşmaktan o kadar zevk alırsınız.
Problem sizi ne kadar zorluyorsa
ve siz onu adım adım çözebiliyorsanız
bundan da o derece mutluluk duyarsınız,
heyecan duyarsınız ve enerji dolu,
canlı, ayakta kalırsınız.
Japonlarda balıkları
yine teknelerindeki akvaryumlarda tuttular,
ancak içine küçük bir de köpekbalığı attılar.
Bir miktar balık köpekbalığı tarafından yutulmuştu,
ama geride kalanlar son derece hareketli
ve taze kalabilmişlerdi.
Buradan da görüleceği üzere
sorunlardan kaçmaktansa,
onların içine dalıp,
boğuşmak ve çözümler üretmek gerekir
Sorunlar çok ve çeşitli olabilir.
Ümitsiz olmayın.
Onları tanıyın, organize edin, kararlı olun,
daha çok bilgi ve yardım desteği ile
onları amacınız doğrultusunda çözülmeye zorlayın.
Kafanızın içine bir köpekbalığı atın ki,
sorunlarınız ve çözümleriniz yenilenip diri kalsınlar;
bu da hayatın kendisi oluyor zaten...


(kaynak:mailler)

Hiç yorum yok: