Salı, Mart 30, 2010


Zamanında padişahın biri;
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!
demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş,aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?..
Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru;
kaptı mı götürür tabii!...
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!...
- Ülkenin kralı,
pencereden bakınırken tacını düşürmüştü
tac da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş.
Taç kimin kafasındaysa,kral odur tabii!...
- Padişahım,
ben gökyüzüne bir ok attım.
Altı ay sonra geri döndü!...
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür,
ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce,
takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah,
her yalana gerçek bir bahane bulmuş
ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Sırası gelen Kayserili çıkmış padişahın huzuruna
ve başlamış anlatmaya :
- Padişahım
sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın;
şimdi onu geri almaya geldim.
Yalandır dersen ödülümü ver.
Yok yalan değil dersen borcunu ödee!... :)
(kaynak:mailler)

1 yorum:

alaturka dedi ki...

:)).korkulur bu Kayserililerden.