Perşembe, Mart 09, 2006


Gecen gün İstanbul' da bir arkadaşımla birlikte taksiye bindik.
İnerken arkadaşım sürücüye ''Bu yolculuk için teşekkür ederim.
Arabayı çok iyi kullandınız.'' dedi.
Taksi sürücüsü kısa bir şaşkınlık anından sonra,
''Sen bilge filan gibi
bir şey misin?'' diye sordu.
''Hayır, sevgili dostum ve seninle dalga da geçmiyorum.
Yoğun trafikte sakin kalmanı takdirle karşılıyorum.''
Sürücü ona ''Sağ ol'' dedi ve yoluna devam etti.
''Tüm bunlar ne demek oluyor?'' diye sordum.
Arkadaşim: ''İstanbul' a sevgi vermeye çalışıyorum.
Şehri kurtarabilecek tek şeyin bu olduğuna inaniyorum.'' cevabını verdi.
''İnsan tek başına İstanbul'u nasıl kurtarabilir?''
''Tek başıma değilim ki. Şimdi sürücünün gününe renk kattığıma inanıyorum.
Varsayalim ki yirmi müşteri olacak.
Sürücü bu yirmi müşteriye iyi davranacak, çünkü biri ona iyi davrandı.
Bu müşteriler de kendi elemanlarına, tezgahtarlara , garsonlara ve hatta kendi ailelerine iyi davranacaklar.
Sonuçta benim iyi niyetim en az 1000 kişiye yayılabilir.
Hiç de fena değil, ne dersin?''
''Peki bu sürücünün senin iyi niyetini başkalarına geçireceğini nereden biliyorsun?'' ''Bilmiyorum. Sistemin hatasız olmadığını bildiğim için, bugün 10 kişiden üçünü mutlu edebilirsem, sonuçta 3000 kişinin tavırlarını dolaylı olarak etkileyebilirim.''
''Kuramsal olarak iyi bir fikir gibi görünüyor,
ama uygulamada işe yaradığından emin değilim.''
''Yaramazsa da yitireceğim bir şey yok.
Sürücüye iyi bir iş yaptığını söylemek zamanımı almadı.
Ona çok ya da az bahşiş de vermedim.
Söylediklerim bir kulağından girip öbüründen çıkmış olsa ne olur ki?
Yarın bir başka taksi sürücüsünü mutlu etmeye çalışabilirim.''
''Sen delisin''dedim.
''Bu senin ahlaki değerler konusunda ne kadar şüpheci olduğunu gösteriyor.
Bunu araştırdım.
Posta çalışanlarının, paranın yanı sıra ihtiyaçları olan bir şey, onlara, ne kadar iyi çalıştıklarının söylenmesi.''
''Ama iyi çalışmıyorlar ki!''
''Iyi çalışmıyorlar, çünkü iyi çalışıp çalışmadıklarını kimsenin umursamadığını düşünüyorlar. Neden kimse onlara güzel bir şey söylemiyor?''
Bu sırada inşa halindeki bir binanin yanından geçiyorduk ve
öğle yemeklerini yiyen beş işçi gördük.
Arkadaşım adamların yanında durup onlara
''Harika bir iş yapıyorsunuz. İşiniz çok zor ve tehlikeli olmalı''dedi.
Beş işçi arkadaşıma şüphe ile baktı.
''Bina ne zaman bitecek?''
Adamlardan biri homurdanarak ''Haziran'da'' dedi.
''Bu gerçekten çok güzel. Kendinizle gurur duymalısınız.''
İşçilerin yanından uzaklaşırken arkadaşıma ''Senin gibilere ancak filmlerde rastlanır.''dedim. ''O adamlar sözlerimi sindirdikleri zaman kendilerini daha iyi hissedecekler.
Şehir de bir biçimde onların mutluluklarından nasibini alacak.''
''Ama bunu tek başına yapamazsın ki!''diye itiraz ettim.''Tek başınasın!''
''En önemli şey, cesaretini yitirmemek.
Şehirdeki insanların tekrar kibar olmalarını sağlamak kolay iş değil, ama eğer başka insanların da kampanyama katılmalarını sağlayabilirsem...''
''Az önce çok sıradan bir kadına göz kırptın''dedim.
Arkadaşım ''Biliyorum.''dedi.
''Eğer o öğretmense sınıfı bugün harika bir gün geçirecek... '' M. SİNAN MUNGAN

1 yorum:

Adsız dedi ki...

deniz yıldızı hikayesini hatırladım birden belki hepsi için birşey yapılamaz ama birtanesi için çok şey yapılabilir