Cumartesi, Mart 04, 2006

MUSALLA TAŞI


Bugün hakikaten damardan derler ya...İşte damardan bir yazı var elimde..Mutlaka bunu yazmalıyım...Eminim sizler de okuyunca bir hoş olacaksınız...İbret alacaksınız...Arada bir çok bunaldığınızda okuyun...Yazı CAN DÜNDAR'ın...
MUSALLA TAŞI
(Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı.Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak içintavsiye edilen bir metod vardı içinde.Deniyorduki:
''Arada bir,çok bunaldığınızda hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün...''
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım.Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum.Ama kendi ölümümüzü ve cenazemizi düşünmemiz tavsiye ediliyordu...
Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an.Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...Diyorduki:
''Bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi,dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu,sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini,onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...O andan geriye dönme şansınız olmadığını,hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün..
Tekrar sarılma,bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...
Dünyadaki küslüklerin,ayrılıkların,kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...Bırakın canınız yansın,bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...
Orada,o musalla taşında düşünün kendinizi...
Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin...
Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...
Eşimi,oğlumu,annemi,babamı,kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...
Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...
Görüyordum işte''babaaa....''diye ağlayan..
Eşim kucağında''ağlayan emanetimle''ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...
Koca çınar babacığım,belli belirsiz dualar okuyordu,o gözümden gitmeyen vakur duruşuyla...
Annem,ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...
Kardeşlerim,akrabalarım çok erken gitti,doyamadı oğluna...diyordu acıyan ses tonlarıyla...
Ve dostlarım..Onlar da şaşkındı...Bazısı''daha dün birlikteydik,nasıl olur?''diyordu...
Bunları seyredip onlara'' hayır ölmedim,burdayım...''demek istedim hayal olduğunu unutup...
Sonra anladım yazarın ne demek istediğini,daha devamını okumadan kitabın...
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...
Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı ,ne de isteğim...Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...
Şimdi ne kitabın adını ne de yazarını hatırlıyorum..Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...
Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...Biraz kendime geldikten sonra devam ettim hayatımın en zor hayaline...Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde neler söyleyecekleri vardı...
Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...Onlara bıraktığım izleri,yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek ben konuşturacaktım hayalimde...İçlerini okuyacaktım,senaryo bana ait olarak...Yaşarken neler yazmıştım,ölümümle neler okuyacaktım...
Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım,ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi,deşifre etmem gereken metin...
Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...Özleyecekti,yokluğumu hissedecekti,ağlayacaktı aklına geldikçe...Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...Ama hayal bu ya,18-20 getirdi 2 saniyede oğlumu...
''Hayal meyal hatırlıyorum be baba seni...''
Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle...Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...Askere giderken kimin elini öpeceğim,senin yerine...
Diyecek canı yanarak bir köşede...Sevgili eşim...Benim muhteşem hatunum...Nasıl dayanır bensizliğe?..O ki benim için herşeyini feda edip koşmuştu bana...Bir daha ''Seni seviyorum''diyemeyecekti...Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...Ve her gelen gece bensizliği haykıracaktı yüzüne...Her sabahta bensiz başlayacaktı koca gün...
Tek cümlesi takıldı o an içime:
''Oyunbozanlık yaptın be böceğim,hani birlikte ölecektik?''
Babam,annem,o bugüne kadar evlat olarak mutlu edecek hiçbirşey yapamamamın acısıyla kahrolduğum güzel insanlar...Helaldi şüphesiz hakları...Bilerek hiç kırmamıştım onları...Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü,işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım...Kaç anne babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek...
Diğerlerine geçmiyorum...
Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre''diğerlerine''artık sizler de dahilsiniz...
Düşünün,bir gün bir mailinize''ölmüş''diye...Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...
Eşim şu an yanımda ağlıyor,sanki gerçekmiş gibi...Oysa ki yazarın amacı''yaşamanın ve hala nefes alıyor olmanın kıymetini'' göstermekti...Benim de öyle...Lafı çok uzattığımın farkındayım...
Ama dediğimiz,çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek kadar girintili çıkıntılı...
Ben o gün kurduğum hayalle,canımın tüm yanmasına rağmen...
YENİDEN DOĞDUM...
Bilgisayar diliyle ''format attım hayatıma''...Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim...
Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş,oyun perde demişti...Peki ya hayal değil de gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...Belki gerildiniz,kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence...Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...Hani santçı ve şairiz ya ondandır belki...
Lütfen arada bir,buradan aldıklarınızı tartın,düşünün ve hayatınızı gözden geçirin...
Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah'tan başka bilen yok...
İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,ertelemeyin...
Bilerek bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin...
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...
VE EN ÖNEMLİSİ,
VERDİĞİ-VERMEDİĞİ
ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,
TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN
YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A...

Hiç yorum yok: