Vaktiyle bir derviş,
nefisle mücadele makamının sonuna gelir.
Meşrebin usulünce
bundan sonra her türlü süsten,
gösterişten arınacak,
varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir.
Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir...
Saç, sakal, bıyık, kas, ne varsa hepsinden.
Derviş, usule uygun hareket eder,
soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar.
Derviş aynada kendini takip etmektedir.
Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa
usturayı vuracakken,
yağız mı yağız,
bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider,
başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım,
diye kükrer.
Dervişlik bu...
Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek.
Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden.
Berber mahcup, fakat korkmuştur.
Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur,
berber tıraşa başlar.
Fakat küstah kabadayı
tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder:
'Kabak aşağı, kabak yukarı.'
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar.
Henüz birkaç metre gitmiştir ki,
gemden boşanmış bir at arabası
yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.
Kabadayı şaikınlıkla yol ortasında kalakalır.
Derken,
iki atın ortasına
denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir.
Kabadayı oracıga yıgılır, kalır.
Ölmüştür.
Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın,
bir manzaraya,
bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
- Vallahi gücenmedim ona.
Hakkımı da helal etmiştim.
Gel gör ki kabağın bir sahibi var.
O gücenmiş olmalı!
Hikâye böyle...
Ama hayat da böyle...
Ensemize,
kafamıza vurup vurup dalga geçen sahte kabadayıların, kabağın da
bir sahibi olduğunu,
bu sahibin de en affetmeyeceği şeyin kibir
ve kul hakkı yemek olduğunu unutmaya başlayanlar, koltuklarına, makamlarına,
rantlarına yapışanlar anlayacaklardır ...
Gününüz , ömrünüz güzel olsun....
__._,_._
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder