Cuma, Haziran 26, 2009

DERT AĞACI




Eski çiftlik evini tamir etmek için tuttuğum marangoz,
işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı.
Arabasının patlayan lastiği
onun işe bir saat geç gelmesine neden olmuş,
elektrikli testeresi iflas etmiş
ve şimdi de eski püskü radyosu çalışmayı reddetmişti.
Onu evine götürürken
yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu.
Evine ulaştığımızda beni,
ailesiyle tanışmam için davet etti.
Eve doğru yürürken
küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu,
dalların uçlarına her iki eliyle dokundu.
Kapı açıldığında;
adam şaşırtıcı bir şekilde değişti.
Yanık yüzü tebessümle kaplandı,
iki küçük çocuğunu kucakladı
ve eşine kocaman bir öpücük verdi.
Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde;
ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı
ve ona eve giderken gördüğüm olayı sordum.
'O, benim dert ağacım,' dedi.
'Elimde olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor,
ama şundan eminim ki o sorunlar,
evime, eşime ve çocuklarıma ait değil.
Bunun için bu sorunları
her akşam eve girerken o ağaca asıyorum.
Sabahları tekrar onları oradan alıyorum.
Ama komik olan ne biliyor musunuz?
Ertesi sabah onları almaya gittiğimde,
astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum.
"Öfkeyle geçen her dakikanız,
mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir.
Dertlerinizi bir daha geri almamak üzere bir yerlere asın ve unutun."

Hiç yorum yok: