Cumartesi, Ağustos 23, 2008


Mehmet`le Handan öğrenci olup
aynı evi paşlaşmaktadırlar.
Bir gün Handan ve Mehmet
Mehmet`in annesini yemeğe davet ederler.
Mehmet`in annesi
akşam yemeği boyunca Handan`ı uzun uzun süzer
ve aslında Handan`ın
çok alımlı ve güzel bi kız olduğunu
acaba aralarında
ev arkadaslığından ileri bir boyutta
bir ilişkinin olup olmadığını merak eder.
Aklını okumuşcasına Mehmet annesine der ki;
Ne düşündüğünü biliyorum
ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız ,
ötesi yok.
Akşam yemeğinden sonra
Mehmet'in annesi evine döner.
İki gün sonra Handan der ki:
Mehmet,
annen bize yemeğe geldiğinden beri
gümüş çorba kasesini bulamıyorum.
Mehmet yanıtlar:
"Annemin almış olabileceğini tahmin ediyorum,
ama ben yine de kendisine bir mektup yazayım.
Anneciğim gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum,
ama almadın da demiyorum;
fakat konu şu ki;
sen bize yemeğe geldiğinden beri
gümüş çorba kasesi kayıp.
Sevgiler oğlun Mehmet.
Bir hafta sonra annesinden mektup gelir.
Sevgili oğlum,
Handan'la yatıyorsun demiyorum,
ama yatmıyorsun da demiyorum.
Fakat konu şu ki;
Handan kendi yatağında yatmış olsaydı,
gümüş çorba kasesini
çoktan bulmuş olurdu.
Sevgiler Annen!!!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

selaam,genelde hayatla ilgili ders veren konular yazmayı seviyosun ama bu seferki mizahi anlayışı beğendimm :) öptüm çok (tatlı kuş)