Salı, Şubat 12, 2008

HAYAT NASIL ANLATILMALI?



Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti,

"Eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor,

kendimi çok çaresiz hissediyorum" dedi.

Soru kolay,

yanıt zor;

akıl vermek basit,

uygulama karmaşıktı :

Annelik uzun zaman

günün yirmi dört saati,

ömür boyu sürecek,

adı

'insan yetiştirmek'

olan

uzun süreçli bir meslek,

içinde duyguları da besleyen…

Neye konsantre olursan

karşılığını alırsın hayatta!

İşine zaman harcarsan işinden,

mesela;

eşine zaman harcarsan eşinden,

çocuğuna zaman ayırırsan da ondan

karşılık alırsın.

“gözyaşlarını” tutmamasını ,

“acı çekmeden”

olgunlaşamayacağını...

“kıskanmamayı”

arkadaşlarının başarısından

“mutlu olmayı”,

birlikte sevinçleri içinden

“'neden ben değil de o”

demeden paylaşmayı

kazanmaktan mutluluk duyup

içine sindirmeyi,

ama kaybetmeyi de öğrenmesini

yaşanılan hayatın

bir adım sonrasında

“görünüşte galip”

olanları görecek

Her şeyin bir sonu olduğunu

Sahip olduğu değerlerin

gün gelip keyif vermeyeceğini

Kazanılan ve harcananın

sonu olduğunu,

zevk veren yerlerin

bıkkınlık verebileceğini

her şeyin bitebileceğini,

tükenmeyen tek şeyin bilgi olduğunu

Kitaplardan keyif almasını,

ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını,

ama okumayı

bundan haz almayı

kelimelerin büyüsünü

illede öğreteceksin.

bir gün alacaksın nasılsa…

mümkün olduğunca ertele bilgisayarı.

kendisi ile kalacağı zaman ver,

sıkılmayı

sıkıldığında

kendisiyle vakit geçirmeyi

kendiyle zenginleşmesini

mutlu olmayı öğrenmesini,

yoksa başkasıyla mutlu olamayacağını

başkasınıda zaten kendisini mutlu etmeyeceğini

öğretmelisin

Doğaya gitmeyi… birlikte,

korkmadan sevmeyi hayvanları

Arının sokmasından çok,

nasıl bal yaptığını

Doğanın içindeki gizemini

Araştırmayı

yağmur sonrasi

toprağın heran yarattığı canlara ait sıcacık

yağmurla bütünleşmesinin muhteşem kokusunu,

ve uzun kış gecelerinde

ateş yakmayı

ileriki zamanlarda

bir gece sevgilisine ateş yakıp

binlerce yıldızın altında

birbirlerine sarılması

için öğret,

Aşk acısı çekmenin

hiç aşık olmamaktan

daha güzel bir duygu olduğunu

“Kendi doğruları üzerinden”

kimsenin onu yargılamasına

izin vermemeyi

başkalarını da

“kendi doğruları”

üzerinden yargılamamayı...

Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil,

söylenenleri “kendi bilgi süzgecinden”

geçirmesi gerektiğini

Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini

Hayatı sorgulamayı

Bilginin en büyük güç olduğunu

Yapabilirse büyük fiyata satmasını,

ama “kalbini ve ruhunu” kendisine saklaması

Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini

haklıyken dik durmanın erdemini de

Günün birinde yaptıkları değil

yapmadıkları için pişman olabileceğini

keşkelerin nafileliğini söyle.

Basit yaşarken

mutlu olunacağını

çay içmekten keyif almayı mesela...

"hayır" demeyi,

istediğinde ise "evet" demeyi,

"seni seviyorum" diyebilmeyi

Kot ve tişörtle

Üniversiteye gitmeyi

ve mis gibi kokmayı...

Sorgusuz

Yargısız

sevmeyi...

Kendisinin yargıcı

Başkalarının hakimi olmayı

Lafı gevelememeyi

Sevdiklerinin

“çantada keklik “ olmadığını,

“dostluğa yatırım” yapmayı

“kıymetini bilmeyenler” den

uzaklaşmasını öğret ona.

Müziğin insanlaştırdığını,

Sanatın her şeyin başlangıcı olduğunu

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini

en yoğun anlarda bile

kendine vakit ayırmayı

yaşat

Ama en çok da kendini sevmesini ...

Kendisini sevmeyenin başkasını sevemeyeceğini

Kendini sevmenin “narsizm” olmadığını

Herkesi kendine boyun eğdirmek !

Başkalarını yönetmek olmadığını !

Öğret

Başkalarını sevmezsen

sevilmeyeceğini...

Kendine çiçek almazsa

kimseden çiçek beklememesi

gerektiğini...

Kendine özenli sofralar kurmazsa

kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta kendisi kadar

herkesin değerli olduğunu

Başkalarıyla ilişkilerimizde gerçek değerlerimizin

ortaya çıktığının

erdemlerini

Öğret ona

Yoksa zaten

hayat öğretiyor !

hemde dayatarak…

Hiç yorum yok: