BİR ÖĞRENCİNİN
KENDİ KENDİSİYLE KONUŞMALARI
Pazar günü sabah uyanıyorum.
Pazartesi günü için
yetiştirmem gereken ödevler
ve girmem gereken bir yazılı sınavım var.
İçimden şöyle diyorum:
"Önce kahvaltı yapayım,
sonra oturup çalışmaya başlarım.
"Kahvaltım bitiyor;
güne hazırım.
Şimdi de içimden bir ses:
"Biraz televizyon izle,
güzel bir kovboy filmi var,
sonra oturur çalışırsın."diyor.
İçimdeki sesi dinliyorum;
filmi izliyorum.
Film bitince oturup başlayacaktım,
ama içimdeki ses:
"Dışarı çık biraz dolaş,
biraz hava alırsın,
birkaç arkadaşınla görüş iyice açılırsın
sonra da gelip güzel güzel dersini çalışırsın."
diyor.
Ben de dışarı çıkıyorum,
şöyle birkaç saat dolaşıyorum,rahatlıyorum.
Eve döndüğümde yine aynı ses:
"Biraz bilgisayar oyna,
sonra kahve içersin sabaha kadar oturup çalışırsın,
sabaha kadar daha çok zamanın var."diyor.
Ben de öyle yapıyorum,
bilgisayarın başından kalktığımda saat on iki,
sabaha çok az kaldı
bu saatten sonra oturup ders de çalışamam,
ama çalışmadığım için rahat rahat uyuyamam da.
İçimdeki sesin oyununa geldim,
bile bile lades dedim.
Her seferinde böyle oluyor:
"Düşünüyorum ama yapmıyorum."
erteliyorum.
Aslında şunu fark ettim ki içimde iki ses var;
biri hep ertelememe neden olan ses,
öteki her ertelediğimde
yanlış bir şey yaptığımı bana bildiren ses.
Bundan böyle
yanlış bir şeyi yaptığımı
bana bildiren sese kulak vermeliyim,
yoksa çok geç kalacağım.
Beni huzursuz eden de
huzurlu kılan da kendi kararlarım.
Kararlarımı huzurlu,
uyumlu birey olma yönünde vereceğim.
Kendimle barışık kalabilmek için
beni boşluğa,çaresizliğe iten sese değil,
sabırla etkinlikte bulunmaya iten
sese kulak vermem gerek.
Başarısızlık,kaderim olmayacak,
çünkü ben kendimi şu anda olduğumdan
başka türlü var edebilecek güce,
yeteneğe sahip biriyim.
"Yapmayı düşünmek"
ile
"Yapmak"
arasındaki farkı biliyorum,
vicdanımı rahatsız eden de bu zaten,
bu yüzden artık yapacağım.
"Yapıyorum,öyleyse varım."
(BARIŞ KÖKSOY)
(felsefe öğretmeni)
(teşekkürler)
KENDİ KENDİSİYLE KONUŞMALARI
Pazar günü sabah uyanıyorum.
Pazartesi günü için
yetiştirmem gereken ödevler
ve girmem gereken bir yazılı sınavım var.
İçimden şöyle diyorum:
"Önce kahvaltı yapayım,
sonra oturup çalışmaya başlarım.
"Kahvaltım bitiyor;
güne hazırım.
Şimdi de içimden bir ses:
"Biraz televizyon izle,
güzel bir kovboy filmi var,
sonra oturur çalışırsın."diyor.
İçimdeki sesi dinliyorum;
filmi izliyorum.
Film bitince oturup başlayacaktım,
ama içimdeki ses:
"Dışarı çık biraz dolaş,
biraz hava alırsın,
birkaç arkadaşınla görüş iyice açılırsın
sonra da gelip güzel güzel dersini çalışırsın."
diyor.
Ben de dışarı çıkıyorum,
şöyle birkaç saat dolaşıyorum,rahatlıyorum.
Eve döndüğümde yine aynı ses:
"Biraz bilgisayar oyna,
sonra kahve içersin sabaha kadar oturup çalışırsın,
sabaha kadar daha çok zamanın var."diyor.
Ben de öyle yapıyorum,
bilgisayarın başından kalktığımda saat on iki,
sabaha çok az kaldı
bu saatten sonra oturup ders de çalışamam,
ama çalışmadığım için rahat rahat uyuyamam da.
İçimdeki sesin oyununa geldim,
bile bile lades dedim.
Her seferinde böyle oluyor:
"Düşünüyorum ama yapmıyorum."
erteliyorum.
Aslında şunu fark ettim ki içimde iki ses var;
biri hep ertelememe neden olan ses,
öteki her ertelediğimde
yanlış bir şey yaptığımı bana bildiren ses.
Bundan böyle
yanlış bir şeyi yaptığımı
bana bildiren sese kulak vermeliyim,
yoksa çok geç kalacağım.
Beni huzursuz eden de
huzurlu kılan da kendi kararlarım.
Kararlarımı huzurlu,
uyumlu birey olma yönünde vereceğim.
Kendimle barışık kalabilmek için
beni boşluğa,çaresizliğe iten sese değil,
sabırla etkinlikte bulunmaya iten
sese kulak vermem gerek.
Başarısızlık,kaderim olmayacak,
çünkü ben kendimi şu anda olduğumdan
başka türlü var edebilecek güce,
yeteneğe sahip biriyim.
"Yapmayı düşünmek"
ile
"Yapmak"
arasındaki farkı biliyorum,
vicdanımı rahatsız eden de bu zaten,
bu yüzden artık yapacağım.
"Yapıyorum,öyleyse varım."
(BARIŞ KÖKSOY)
(felsefe öğretmeni)
(teşekkürler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder